‘Nasıl’ deyip de mahrum olma
Kök kelimesinin kökü nedir, bunu irdelemeye başlamıştık geçen haftaki yazımızda. Kökün köküne inebilen sözlükçümüz gördüğümüz kadarıyla yok. Belli...
Kök kelimesinin kökü nedir, bunu irdelemeye başlamıştık geçen haftaki yazımızda. Kökün köküne inebilen sözlükçümüz gördüğümüz kadarıyla yok. Belli başlılarından, önemli sözlüklerden nasıl irdelediklerini, irdeleyebildiklerini zikrettik. Kökün kökünü kök olarak izah etmek; hem kelimedeki anlamı göstermeye yetmiyor hem de kök kelimesinin gerçek kökünün müştakları ile irtibatını görmemizi engelliyor. Bunu nasıl yapıyor bir görmeye çalışalım: Dedik ki kökün kökü, başındaki sessiz harfin kaldırılması ile bulunabilir. Kökün kökü “ök” demiş oluyoruz bunu diyerek. Ve bu bize “ök” kökünün başına gelen sessiz harflerin kelimeye nasıl bir yön verdiğini görme imkanını açıyor. Burada tam doğru kelimesi ile “yön vermesi” ifadesini tercih ediyorum, zira başa gelen ses, geldiği kelime köküne nehir yatağı olmuş oluyor adeta. Kökses teorisini görmeyen, körlük eden halihazırda okullarda, üniversitelerde yürürlükteki kelime çözümleme yaklaşımı Türkçe kelimelerin sessiz harf ile başlayan ilk sesinin kelimeye nasıl bir mana kattığını, nasıl bir etkisi olduğunu görmekten mahrum. Dolayısıyla Türkçede seslerin tek başlarına gücünü, etkisini görmekten mahrum.