Ölmek bizi böler mi?
Ölmek kelimesini oluşturan seslerde nasıl bir anlam var? Bu sorunun peşine düşmenin ölüm kavramının peşine düşmekten daha zorlu bir yoklama sürecini gerektirdiğini hissediyorum. Ara ara “ölmek” kelimesini...
Ölmek kelimesini oluşturan seslerde nasıl bir anlam var? Bu sorunun peşine düşmenin ölüm kavramının peşine düşmekten daha zorlu bir yoklama sürecini gerektirdiğini hissediyorum. Ara ara “ölmek” kelimesini ve kelimenin kökündeki “öl”ün seslerini irdelemeye çalıştığım oldu. Tabii ki tahmin edebileceğiniz gibi “l” sesinde edilgenlik anlamının bulunabileceğini düşündüm. Ve ölme eyleminin gerçekleşişi itibarıyla edilgen bir eylem oluşu üzerinde durdum. Ölen birisi kendisi ölüyor, doğru ama bu mesela “ötmek” gibi veya “öğmek/övmek” gibi veya “öpmek” ve “örmek” gibi etken bir eylem değil. Birini översin, bir duvarı örersin. “Ötmek” kelimesinde “ölmek” kelimesine benzer bir hal var ama “t”nin ettirgenliği ile “l”nin edilgenliği aralarına ciddi bir fark koyuyor. “Ötme”de gerçekleşen eylemi bir sesi çıkarmak olarak tanımlayacak olursak demek, söylemek, konuşmak, anlatmak arasındaki farkı biraz daha belirginleştirmek için sesi bulunduğu yerden çıkarmak ama biraz da güçlü çıkarmak şeklinde tarif edebiliriz. Hatta sesi bu güçlü çıkarmanın “bağırma” ve “çağırma”dan da farklı olduğunu; onlar kadar “ağır” olmadığını seslerin “öğütülme”si ile oluşan bir söyleme biçimi olduğunu düşünebiliriz. Tabii “ötme”yi “öğütme” olarak görmeye izin veren; bağırmayı ve çağırmayı ise “ağır” ve onun da köküne gidebilecek olursak “ağ” kökü ile irtibatlı algılamaya imkan verebilen bir ses teorisi üzerinden yürümeye çalışıyorum.