Yoğurdu üfleyerek yemektir işimiz bizim
Birkaç gün önce Dil çalışmaları aleminde çok kıymetli çalışmaları olan İbrahim Demirci Hocamız ile görüşebilme imkanım oldu Ankara’da. Üstelik yine çok değerli bir...
Birkaç gün önce Dil çalışmaları aleminde çok kıymetli çalışmaları olan İbrahim Demirci Hocamız ile görüşebilme imkanım oldu Ankara’da. Üstelik yine çok değerli bir düşünürümüz olan Hüseyin Rahmi Göktaş da vardı buluşmamızda. Sultan Veled’den sözü açtı Yaralı Yazılar isimli kıymetli eserin sahibi İbrahim Demirci. İki güzel, sevimli beytini okudu bize. Biri şu idi: “Karnım açtır, karnım açtır, karnım aç Rahmet etgil Tanrı bana kapu aç” İnsanın karnı Arapça mıdır Türkçe mi? Karnımız bari Türkçe olsun diyesi geliyor insanın. İki karın sahibi anlamına gelen zülkarneyni hatırımıza getirdiğimizde karın kelimesinin Türkçe olmadığı düşünülebilir ama sözlüğe bakmakta fayda var. Bir bakalım, boyumuzun ölçüsünü alalım: boyumuzun ölçüsü derken boynuz ölçüsü de alacağız galiba, zira “karn” boynuz demekmiş Arapçada. “Boy” ile “boynuz”un arasındaki ilişki boylu mudur, soylu mudur diye hafifçe düşündürürken sizleri, karınca kararınca “karın”a geri dönelim. Kelimelerin manasını irdelerken “el ma’na fi batniş şair” yani “mana şairin karnındadır” diyenler bizim karın dediğimize batn diyorlar. Bir annenin bir batında en fazla kaç doğurabilir derken vatan kelimesinin batn’dan geldiğini de zikredelim.