Attım bunu cebe
Seçime daha altı hafta var, ama memleket hemen bu pazar olacakmış gibi bir havaya girdi. Güzel bir heyecan var ki bunda “Muharrem İnce” faktörünü azımsamamak lazım. Dinamik, ezber bozan, tatlı bir gerilim kattı...
Seçime daha altı hafta var, ama memleket hemen bu pazar olacakmış gibi bir havaya girdi. Güzel bir heyecan var ki bunda “Muharrem İnce” faktörünü azımsamamak lazım. Dinamik, ezber bozan, tatlı bir gerilim kattı seçim yarışına.
Bakın son bir haftada bile neler olmadı ki!
Öncelikle Muharrem İnce’nin Edirne’de HDP’nin cumhurbaşkanı adayını ziyaret edişiyle Selahattin Demirtaş meselesinde algı, alt üst oldu. Demirtaş’ın yargılandığı davaların, bir siyasi intikam güdüsüyle organize edildiğini, terörizm iddiasıyla açılan davaların HDP eş genel başkanı olarak yaptığı konuşmalar, basın açıklamaları üzerinde kurgulandığını zaten bilen biliyordu. Örneğin iddianamelerin birinde terör örgütü üyeliğine delil olarak İmralı’da Abdullah Öcalan’la çektirdiği fotoğraf var ki, çeken cezaevi yöneticisi, çektiren Adalet Bakanlığı. Tam bir komedi.
Ancak Demirtaş konusunda ahlaksız bir sessizlik vardı. Korku, çıkar, pısırıklık, her neyse... Olayın tamamen siyasi hesaplaşma amaçlı olduğunu (AKP yöneticileri ve yandaşlar dahil) herkes bilse dahi, gıkını çıkaran azdı.
Muharrem İnce bu konforlu sessizliği bozdu.
Demek ki ‘Kral çıplak’ demek için, cesaret sahibi tek bir adamın çıkması yeterliymiş. İnce’nin Edirne ziyaretiyle artık Demirtaş’ı cezaevinde tutmanın kara mizah faktörü dışında herhangi bir meşru zemini kalmamıştır. İnanıyorum ki çok geç olmayan bir tarihte, cezaevinden çıkacaktır.
Daha da ötesinde, İnce’nin yüksek profilli muhalefeti, Türkiye’nin seçim sonrası ‘NORMALLEŞME’ mecburiyetinin kaçınılmaz olduğunu gözler önüne sermiştir.
Bunu şimdiden seçim sürecinin bir artısı olarak cebe atalım. Daha yarış sonuçlanmadan ortaya çıkan ikinci bir olgu da, bir...