HDP zorluyor
”Seçim bildirgesi” dediğimiz şey, biz gazeteciler dışında kimsenin pek kafa yormadığı ve basılışından yaklaşık 12 saat sonra çöp sepetini boylayan bir kitapçıktı. İlk kez...
”Seçim bildirgesi” dediğimiz şey, biz gazeteciler dışında kimsenin pek kafa yormadığı ve basılışından yaklaşık 12 saat sonra çöp sepetini boylayan bir kitapçıktı. İlk kez, seçim bildirgeleri canlı yayında satır satır okunuyor, tartışılıyor.
Dün İstanbul’da HDP’nin seçim startını verdiği toplantıda, eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın seçim bildirgesi toplantısına gittim. Şunları gördüm:
HDP sahiden Türkiye partisi olmuş. Aslında solu birleştirme fikri ilk kez Abdullah Öcalan’dan çıkmıştı. Ancak Öcalan bile HDP projesinin bu kadar hızlı gelişeceği ve kendi dinamiklerini yaratacağını hayal edememiştir. Kimse artık HDP’ye ”Siz sadece Kürt partisisiniz” diyemez. Bildiri, kadın haklarından LGBT bireylere, asgari ücretten internet kullanımına kadar tamamen Türkiye meseleleriyle ilgiliydi. Bu bile, yani etnik aidiyet temelli bir hareketin memleket meselelerine çözüm üreten bir siyasi koalisyona dönüşmesi, Türkiye için ciddi bir kazanım.
Dün salonda merkez siyasetin, canlı yayınların, gazetelerin ”görünmez” saydığı birçok farklı grup ve insan vardı. Adını duymadığınız sol veya çevreci gruplar, Kürtler, akademisyenler, aktivistler. Toplantıyı açan sunucu, ”Bizler azız, azdık, sonra birden çok olduk” dedi.
”Bizler HDP” şarkısı tutmuş. İnsanlar coşuyor. HDP, müziği gibi neşeli bir partiye benziyor. Geçmişte Kürt hereketinin siyasi söylemi ağıt/direniş/acı üzerineydi. Bu yavaş yavaş değişiyor.