Kaçış
Farkında mısınız, çevremizde kaçıp gitmek isteyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Söz ettiğim, bavulları toplamak, internet hattını kapattırmak, doğalgaz aboneliğini iptal ettirip...
Farkında mısınız, çevremizde kaçıp gitmek isteyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Söz ettiğim, bavulları toplamak, internet hattını kapattırmak, doğalgaz aboneliğini iptal ettirip başka diyarlara göç etmek değil... Memleketi terk eylemek ya da Antalya’ya, Bodrum’a veyahut kıyı şeridinde daha insanca yaşanan bir yerlere taşınıp daha insanca yaşama özlemi de değil. (Gerçi bunu yapanların sayısı da her geçen gün artıyor.)
Söz ettiğim, durduğun yerde, yaşadığın evde, aynı günlük rutinin içindeyken uzaklaşma hissi. Memlekette yaşananlardan bunalıp, bezip, ruhen kaçmaya çalışmak.
Şöyle anlatsam belki daha tanıdık gelir: Son dönemde çevrenizdeki insanlardan sık sık “Artık haber izlemiyorum”, “Gazete almıyoruz valla”, “Amaaan takip etmiyorum” cümlelerini duyar hale geldiniz mi? Ben de sık sık duyuyorum. İnsanlarda hiçbir şeyin değişmeyeceği, düzelmeyeceği hissi yerleşmeye başladı.
Bu yılgınlığın doğal sonucu olarak da birçoğumuz siyasetin karanlığından sıyrılıp güvenli limanlara sığınmak istiyor. Sanata, estetiğe, seyahate kafayı takıyor ve gücünün yettiği ölçüde kaliteli bir yaşam kurmaya çalışıyor. Sansürlü ve taraflı olduğunu bildiği o katlanılmaz televizyon haberlerini kapatıp internetin başında ucuz tatil bileti bakıyor. Yunanistan’a, Fransa’ya, İtalya’ya gezi planlıyor. Hobi ediniyor, resme merak salıyor. Akrabaları ve aileyi, güzel yemeği, sporu, sinemayı koyuyor yaşamın merkezine.
“Madem koşullar değişmiyor, bari hayatı daha keyifli kılmanın yollarını bulayım” diyor orta sınıf Türkiye vatandaşı.
Son derece anlaşılabilir bir kaçış bu. Böyle bir ortamda başını kuma gömmek, biraz da keyfine bakmak istediği için kimseye kızmayın.
Benzer bir süreç 12 Eylül sonrasında yaşanmadı mı?