Normal bir ülke değiliz ki
Türkiye normal bir ülke olsa, Reza Zarrab (Rıza Sarraf) davasının ilk duruşmasında yapılan ifşaatlar ya da ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı dekontlar, siyasette depreme yol...
Türkiye normal bir ülke olsa, Reza Zarrab (Rıza Sarraf) davasının ilk duruşmasında yapılan ifşaatlar ya da ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı dekontlar, siyasette depreme yol açardı.
Zarrab davasının daha ilk gününde Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın, ömrünün sonuna kadar Türkiye kamuoyunda ‘ayakkabı kutularıyla’ anılacak olan eski CEO Süleyman Aslan’la ilgili kullandığı ifadeler, yenir yutulur cinsten değil. New York’ta ücretini bizzat Türkiye’nin ödediği Hakan Atilla’nın avukatları, Halkbank’ta içinde Reza Zarrab’ın olduğu iğrenç bir rüşvet çarkı olduğunu ifşa etti.
Ardından dün gece Zarrab bombaları geldi. Bunlar da yenir yutulur cinsten değildi.
Daha ilk günden karşımıza çıkan bu ifşaatlar, bize Türkiye’nin yolsuzluk davalarıyla yüzleşmek yerine sumenaltı etmesinin ne büyük bir hata olduğunu gösteriyor.
Normal koşullarda Türkiye Cumhuriyeti’ndeki savcıların, en azından Süleyman Aslan ve rüşvet aldığı iddia edilen bakanlarla ilgili ifadeler üzerine harekete geçmesi lazım.
Ancak normal bir ülke değiliz ve ne hukuki ne de siyasi anlamda olağan koşullar yok. Bu davadaki ifade ve delillerin siyasette bir kırılma yaratması, bana kolay gözükmüyor. İktidar partisinin yanında saf tutup şu zamana kadar olan bitene sesini çıkarmayan seçmen, milletvekili, bakan, danışman ya da terfi uğruna her şeyi yapmaya hazır savcı, vali, bürokrat, bundan sonra mı vicdanının sesini dinleyecek?
Belki yanılıyorumdur. Ancak acı gerçek şu ki Türkiye tamamen ahlaki bir erozyon yaşıyor ve bu hastalıklı durum, siyaseti besliyor. Karşınızda yolsuzluk olayını zerre kadar önemsemeyen ve enformasyona ulaşımı oldukça kısıtlı olan geniş bir halk kitlesi, bağımız olmay...