24 Ocak’ta, Berlin’de bir kanal kıyısında
Bugün 24 Ocak, halk düşmanı, karanlık güçlerin arkadaşım Uğur Mumcu’yu aramızdan çekip aldıkları uğursuz gün. 25 yıldır her 24 Ocak’ta bir anılar seli boşalır. İçin...
Bugün 24 Ocak, halk düşmanı, karanlık güçlerin arkadaşım Uğur Mumcu’yu aramızdan çekip aldıkları uğursuz gün.
25 yıldır her 24 Ocak’ta bir anılar seli boşalır.
İçin acır...
İki gün önce 22 Ocak’tı. Diyarbakır zindanında, kirvem Necmettin Büyükkaya’yı 12 Eylül cellatlarının aramızdan çekip aldıkları uğursuz gün.
34 yıldır her 22 Ocak’ta bir anılar seli boşanır.
İçin acır...
Beş gün önce 19 Ocak’tı. Alçaklıkta sınır tanımayan karanlık güçlerin yolladıkları bir tetikçinin, ahparik’im Hrant Dink’i aramızdan çekip aldıkları uğursuz gün.
11 yıldır her 19 Ocak’ta bir anılar seli boşanır.
İçin acır...
Dört gün önce 21 Ocak’tı. Arkadaşım, pek çok filminin senaryosunun Ghost Writer’ı (= Hayalet yazarı) olduğum, ölümcül bir hastalığın aramızdan çekip aldığı Yılmaz Güney’le son kez buluştuğum uğursuz gün.
34 yıldır her 21 Ocak’ta bir anılar seli boşanır.
İçin açır...
O anı sellerini söze döksem, yazıya aktarsam kalın, çok kalın bir kitap olur.
Yapamam, yazamam. İçim acır...
***
Ne tuhaf!
“Rastlantı” sözcüğünün yetersiz kaldığı, yerine koyacak sözcük de bulamadığım bir ortak anı:
21 Ocak 1984’te, 22 Ocak 1984’te ve 24 Ocak 1993’te Berlin’deydim. Hem de Spree Irmağı’nın kentin içinden geçen kanallarından birinin kıyısında, hem d...