Adalet Nöbeti ve Mersin’de bir savcı
“Adalet Nöbeti adlı bir eylemden haberiniz var mı” diye sormayacağım. Cumhuriyet okuru olduğunuza göre tabii var. Peki, sizce Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, o savcılıkta görevli...
“Adalet Nöbeti adlı bir eylemden haberiniz var mı” diye sormayacağım. Cumhuriyet okuru olduğunuza göre tabii var.
Peki, sizce Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, o savcılıkta görevli savcıların, o savcıların görevlendirdiği polislerin haberi var mıdır?
Durun, acele etmeyin. Hemen “Tabii vardır. Duymayan mı kaldı” diye cevaplamayın...
İstanbul’da Çağlayan Adalet Sarayı’nda her perşembe yüzlerce avukatın cüppelerini kuşanıp tuttukları Adalet Nöbeti, 28. haftasını geride bıraktı. Bu ilginç, önemli ve anlamlı eylemi yerinde görmek, izlemek, görüntülemek için Avrupa’nın hemen her köşesinden gazeteciler geldi. Dünyanın en saygın gazetelerinde Adalet Nöbeti’nden defalarca söz edildi.
Böylesine görkemli bir adalet arayışından, direncinden, ısrarından, inadından uçan kuşun haberi oldu da Mersin’de bir savcının ve onun görevlendirdiği polislerin haberi olmamış.
İnanalım mı ?
Yani “Bu kadar cehalet mümkün müdür” diye mi soralım, yoksa “İşte AKP yargısının hali” mi diyelim?
Bilemedim...
***
Olay kısaca şu:
Adalet Nöbeti’nin 18. Mayıs’taki yedinci haftası ilginç bir eyleme dönüştü. 20 ilde yüzlerce avukat, bulundukları ilin adalet sarayında nöbete durdu.
O nöbetten tastamam 20 hafta sonra, o eyleme Mersin’de katılanlardan avukat Mustafa Altıntaş ve Sebahat Gençtarih terör örgütü propagandası yapmak suçlamasıyla gözaltına alındılar.
Durun, hemen “Haydi canım sen de... Olmaz öyle şey” filan demeyin.
Oldu öyle şey!..
İki avukat önce poliste sorguya alındılar. Polise ifade vermeyi reddettiler. Bu kez bir savcının karşısına çıkarıldılar. Savcı ifadelerini aldı ve onları tutuklanmaları istemiyle sulh ceza mahkemesinin önüne yolladı. Orada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar.
Demek ki yargılanacaklar...
Peki, suçları ne?
Uzun cevaplar yerine size Mersinli avukatlara sorulan iki soruyu aktarayım, kararı siz verin.
Soruldu:
- Mersin Barosu’nda görev yaptığınız dönemde Kemal Aytaç isimli şahıstan talimat alarak gerçekle ilgisi olmayan, tamamen iddiaya dayalı, herhangi bir belge ve bilginin sunulmadığı eyleme katılarak terör örgütlerinin istekleri doğrultusunda hareket ettiğiniz tespit edilmiştir. Detaylı olarak ifadenizi veriniz.
Savcıya bakın siz.
Haydi Adalet Nöbeti’nin ağır (çok ağır) topu, yorulmayı unutmuş Kemal Aytaç’ı tanımıyor diyelim. Peki, sorudaki o yargıya ne diyeceğiz. Bakın savcı Adalet Nöbeti’ni nasıl tanımlıyor:
“...gerçekle ilgisi olmayan, tamamen iddiaya dayalı, herhangi bir belge ve bilginin sunulmadığı eylem...”
***
Avukatlardan Mustafa Altıntaş’a yöneltilen bir soru daha var ki zurna orada artık iyiden iyiye zırt diyor.
Yargıç kararı ile Mustafa Altıntaş’ın telefon konuşmaları dinlenmiş ve Yusuf Akay adlı biri ile 14 Nisan 2017’de yapılan telefon görüşmesinde geçen cümleler yazıya dönüştürülüp avukatın önüne konmuş,
-Alo...
-Alo...
-Nasılsın yoldaşım?..
-Sağ ol. Teşekkür ederim...
Şimdi de sorulmuş:
“Size Yusuf Akay’ın örgütsel bir dil kullanarak yoldaş şeklinde hitap ettiği anlaşılmaktadır. Yusuf Akay kimdir? Size yoldaş şeklinde niye hitap etmektedir?..”
Nasıl yakalamış ama zehir hafiye savcı, bu avukat kılıflı komünist, terörist, hain, bölücü Mustafa Altıntaş’ın açığını?
Yoldaş ha?
Şey...
Değerli ve çok uyanık savcı beyciğim, komünistler birbirlerine yoldaş derler. Memlekette çok sayıda eski ve yeni komünist var ve onlar hâlâ birbirlerine yoldaş diye sesleniyorlar.
Hani haberiniz olsun...
***