Ağır ol, cumhurbaşkanı desinler…
Neydi o öyle?.. “Şöyle bir göz atayım” diye oturduğum televizyonun başına beni mıhlayan, neredeyse bir saat ekrana çivileyen TBMM “açılış - kapanış”ının canlı...
Neydi o öyle?..
“Şöyle bir göz atayım” diye oturduğum televizyonun başına beni mıhlayan, neredeyse bir saat ekrana çivileyen TBMM “açılış - kapanış”ının canlı yayınından söz ediyorum…
Bir cumhurbaşkanı Meclis açılışında konuşuyor. Eh doğal. Meclisleri ağır ve okkalı bir konuşmayla cumhurbaşkanları açarlar.
Ama bu defa öyle değil. Kürsüde bir cumhurbaşkanı var ve önüne gelene laf yetiştiriyor. Kimini azarlıyor, kimine posta koyuyor, kimilerine başöğretmen edasıyla akıl veriyor…
Bence TBMM tarihinde sahiden de “tarihi” bir oturumdu.
Ahmet Hakan kardeşime dört “görevli yarma”nın saldırmasının, Hasan Cemalkardeşimi bir ay içinde ikinci kez savcı karşısına sürükleyen “Cumhurbaşkanı’na hakaret” dizisinin öfkesi ile tam tadını çıkaramadık. Ama kaçırılacak gösteri değildi.
Denk geldi, kaçırmadım…
İsmet İnönü cumhurbaşkanıyken küçüktüm, hatırlamıyorum. Ama Celal Bayar’dan itibaren bütün cumhurbaşkanlarını yetişkin yaşlarımda gözledim; kimilerini gazeteci olarak daha da yakından tanıdım. Valla “böylesi”ni hiç görmedim…
Eskiler “Ağır ol molla desinler” derler ya. Ben de neredeyse “Ağır ol cumhurbaşkanıdesinler” diyecektim. Sonra nasıl olsa öğüdüm işe yaramayacak diye vazgeçtim.