Bakan konuştu, inciler saçtı..
İki genç eğitim emekçisi, akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça için “gün saydığımız” günlerdeyiz. Onlar açlık grevine “İşimi geri istiyorum” diyerek...
İki genç eğitim emekçisi, akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça için “gün saydığımız” günlerdeyiz. Onlar açlık grevine “İşimi geri istiyorum” diyerek başlamışlardı. Devletin cevabı pek kestirme oldu. İkisini de tutuklayıp hapse tıktı.
Şaşmadık.
Ancak hapse tıkma hesabı tutmadı. Ankara Yüksel Caddesi’ndeyken kamuoyunda yaygınlaşan ve yaygın bir destek bulan eylem, mapus damının dört duvarının ardında da sürdü ve destek daha büyüdü.
Devletin zor kullanma tekelini kullanma yetkisi taşıyan kurumlardan biri İçişleri Bakanlığı’dır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugünkü İçişleri Bakanı da Süleyman Soylu’dur.
Onu AKP iskelesine rampa etmeden önce adı var kendi yok Demokrat Parti’nin genel başkanı olarak tanıdık. O zamanlar partisinin adına uygun laflar etmeye çabalardı. Becerdiği de olurdu. O sularda epey yelken bastı ama ne uzadı, ne kısaldı. Baktı bir cüce partide ekmek yok, gitti demokrasiden nasipsiz Reis’in teknesine tayfa yazıldı. Reis de onu İçişleri Bakanı yaptı.
İki eğitim emekçisinin hak arayışları, onca polis zorbalığına rağmen hak aramaktan vazgeçmeyişleri Reis’ine de onu da çok öfkelendiriyor. Nitekim bir süre önce öfkesini kendisine bağlı kamu görevlilerinin katıldığı bir toplantıda dillendirdi.
Gözünüzden kaçtıysa birkaç hatırlatmayla hizmet vereyim.
Buyrun
***
Soylu bakan konuşmasından Gülmen ve Özakça’dan söz etti:
“...OHAL’den sonra 25 kez gözaltına alınmış. Sonra greve başlamışlar. Yiyorlar, içiyorlar, ertesi sabah 9’da oradaki yerlerine gidiyorlar.”
OHAL’den sonra 25 kez gözaltına alınmak o iki genç için direnişlerinin haklılığının kanıtı ve övünç vesilesidir; bir İçişleri Bakanı içinse...
Bir de akşamları yiyen içen, sabah “terörist eylem” için “işbaşı” yapan o iki genç, acaba bugün neden yürüyemez, konuşamaz, ayakta duramaz, nabızları yavaşlamış, ölüme yürür hale gelmişlerdir? Bir açıklasanız da anlasak...