Beyni tezekten bir zihniyet ve Leyla Zana
İktidarlar değişiyor ama devlet değişmiyor. Devletler başta hangi temeller üzerine kurulduysa öyle sürüyor. O yüzden Rojava’da, Irak’ta daha kuruluşta demokratik, çokkültürlü, bütün etnik...
İktidarlar değişiyor ama devlet değişmiyor. Devletler başta hangi temeller üzerine kurulduysa öyle sürüyor. O yüzden Rojava’da, Irak’ta daha kuruluşta demokratik, çokkültürlü, bütün etnik kimliklerin eşit haklara sahip olacağı bir temel
de kurun devletlerinizi…
“Demokratik bir devlet istiyorsanız Türk ya da Arap ya da Kürt milliyetçiliğinin her türünden uzak durun” anlamına gelen bu öğüt kime veriliyor?
Besbelli ki, Türk devletinin bugün içine yuvarlandığı savaş ve şiddet sarmalından hareketle, öncelikle Suriye ve Irak’taki bazı bölgelerde bağımsız ya da federe Kürt devletleri/oluşumları kurmak üzere yola çıkanlara…
Değerli bir öğüt müdür bu?
Hem de nasıl… Altın değerindedir…
Bu sözler geçen hafta Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda toplanan Kürt Konferansı’nda söylendi. Salonda Avrupalı siyasetçiler, fikir insanları, barış aktivistleri, gazeteciler, Türkiye’den, Suriye’den, Irak’tan gelmiş Kürt siyasetçiler vardı...
Bu sözler onların gözlerinin içine bakılarak söylendi.
Bu yıl 12.’si toplanan konferansın ana konusu Ortadoğu’da “Eski krizler Yeni çözümler”di.
Böylesi uluslararası konferanslarda âdet olduğu üzere bu konferansın da bir hamiler (patrons) kurulu var. Altı kişilik bir kurul:
Nobel barış ödüllü rahip Desmond Tutu, Nobel barış ödüllü İranlı kadın aktivist Şirin Ebadi, Avrupa Konseyi özel yetkili temsilcisi Bianca Jagger, Profesör Noam Chomsky, yazar Vedat Türkali ve Sakharov ödüllü Leyla Zana.