‘Bülbül’ Sarraf’ı beklerken...
Bu mesleğin en berbat sorunlarından birinin tam göbeğindeyim. Bugün Rıza Sarraf nam delikanlı nihayet “Amerikan kadısı”nın karşısına dikilecek. Hollywood filmlerinde gördüğümüz gibi savcı...
Bu mesleğin en berbat sorunlarından birinin tam göbeğindeyim.
Bugün Rıza Sarraf nam delikanlı nihayet “Amerikan kadısı”nın karşısına dikilecek. Hollywood filmlerinde gördüğümüz gibi savcı soracak, avukatlar soracak, yargıç soracak bülbül (ya da bülbülleşmiş ya da bülbülleştirilmiş ya da bülbül kesilmiş) Sarraf cevap verecek...
Bütün bu işler bugün olacak. Ama bu “bugün” Amerikan bugünü. Arada sekiz saat fark var. Oturum Amerikan akşamüstünde bitecek. Ancak Cumhuriyet’in çalışkan karıncası Şebnem Arsu bu haberi bize en erken 23.30, hadi bilemediniz 23.00’te aktaracak.
İyi hoş da bu gazetenin en son baskısı bile gece saat 23.00’te rotatifte dönmeye başlayacak. Garibim Aydın Engin ise bu Tırmık’ı en geç 18.00’de yazıişlerine teslim etmek zorunda...
Gel çık işin içinden...
“E sen de Sarraf’tan başka bir konuda yazsana” mı dediniz?
Demeyin...
Epeydir gündemi AKP Reisi’nin belirlemediği; tersine gündemi değiştirmek için canını dişine taktığı ve bunun nafile çaba olduğu günler yaşıyoruz. Sarraf davası “İran devletinin hizmetinde olmayı bir cihat ödevi olarak gördüğü”nü o dönemin İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat’a bizzat yazıp iletmiş bön bakışlı bir delikanlının davası olmaktan çoktan çıktı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hakkında ABD’ye nota verecek kadar önemsediği bir delikanlıdan söz ediyoruz.
Dahası Türkiye’de kaçınılmaz siyasal sonuçları olacak bir davadan söz ediyoruz.
Ben başka bir konuda Tırmık yazıp günü kurtarmaya kalksam tuşlar...