CHP durmasın, durulmasın
Bir önceki hafta CHP üstüne art arda iki Tırmık yayımlandı. Kıdemli okurlar bilir; bu pek sık olmaz. Hem ustalarımdan “Partilerin iç işlerine karışan, akıl veren yazılardan kaçın evlat”...
Bir önceki hafta CHP üstüne art arda iki Tırmık yayımlandı. Kıdemli okurlar bilir; bu pek sık olmaz. Hem ustalarımdan “Partilerin iç işlerine karışan, akıl veren yazılardan kaçın evlat” öğüdüne önem verdiğim için, hem de CHP’de o günlerde olup bitenlerin ülke sorunlarının ilk sırasında olmadığı için iki yazıyla yetindim.
Gel gör ki bitirdiğimiz haftaya yine CHP ile girdik. Genel Başkan Kılıçdaroğlu “Kavga çıkaranı kapının önüne koyarım” diye ondan duymaya pek alışmadığımız bir çıkış yaptı. Yetmedi ardından Fikri Sağlar olağanüstü kurultay önerisiyle kazan kaldırdı. İster istemez üçüncü bir “kaynayan kazan CHP” yazısı kaçınılmaz oldu. Yazıldı. Rona Aybay arkadaşım dalgasını geçti. “Bu CHP sana başka konularda yazma fırsatı vermeyecek anlaşılan” diye takıldı.
O haklıymış. Hafta biterken CHP kazanından yine fokurtular yükselti. Selin Sayek Böke istifasını açıkladı.
Ama ne istifa!.. CHP’de bazı taşları yerinden oynatabilecek gerekçeleri art arda sıraladı.
Bu satırlar yazılırken CHP Parti Meclisi henüz toplanmıştı. Oradan yeni neler çıkacak bilemeyiz. Ama besbelli ki “bir şeyler” çıkacak.
Babam Terzi Sadık’ın diline pelesenk olmuş bir deyiş vardır:
“Yerden göğe küp dizseler / en alttakini çekseler / Seyreyle sen gümbürtüyü...”
CHP’de en alttan bir değil birkaç küp birden çekildi. CHP tepesinde hâlâ ve yeniden kendine bir yer arayan Deniz Baykal ilk küpü çekti. Sonuncusu da Selin Sayek Böke’den geldi...
Devamı gelir mi?
Gelir.