Devlet adına yalan söylemek
Meclis’in yılan hikâyesine dönmüş komisyonlarından biri de “15 Temmuz’u Araştırma Komisyonu” idi. Başkanlığı TV’lerdeki tartışma programlarında “Ne pahasına olursa olsun AKP...
Meclis’in yılan hikâyesine dönmüş komisyonlarından biri de “15 Temmuz’u Araştırma Komisyonu” idi. Başkanlığı TV’lerdeki tartışma programlarında “Ne pahasına olursa olsun AKP haklıdır” demek üzere konuk edilmesiyle ünlü Reşat Petek’e verilmiş; darbenin en dolaysız tanıklarını (belki de sanıklarını) dinlemekten inatla ve ısrarla kaçınmış bir komisyondan söz ediyorum.
Komisyon adına Başkanı önceki gün karşımıza çıktı. 630 sayfalık bir rapor açıkladı ve raporun en önemli belgesini de burnumuza dayadı:
15 Temmuz “tuhaf darbe” girişiminin sorumlusu Gülen Cemaati’nin elebaşısı Fethullah Gülen’in 1967 yılında, yani bundan tastamam 50 yıl önce CHP’ye 5.000 TL bağışta bulunduğunu kanıtlayan makbuz ele geçirilmişti...
Böylece:
Bir: FETÖ ile CHP arasında bağ bulunduğu kanıtlanmış oldu.
İki: 15 Temmuz darbe girişimi çorbasında CHP’nin de tuzu bulunduğu kanıtlanmış oldu.
Üç: “Kontrollü darbe” iddiaları ile yıpratılmak istenen Reis’in ve partisinin sütten çıkmış kaşık olduğu kanıtlanmış oldu...
Yerseniz...
Yemediyseniz, “dağ gibi” TBMM komisyonunun “fare” değil “yalan” doğurduğu kanıtlanmış oldu...
Bir: Darbe girişimini güya araştırıp araştırıp, bula bula 50 yıl öncesinden bir makbuzu burnumuza dayamalarıyla, darbenin ciddi ve güvenilir belgelerine ya sahip olmadıkları ya da açıklamak istemedikleri kanıtlanmış oldu.
İki: CHP sözcüsü Çıray’ın sözcükleriyle söylersek, internetten kolayca bulunan antika bağış makbuzlarını doldurup CHP’ye suç ortaklığı bulaştırmak isteyen AKP’nin hepimizi salak sandığı kanıtlanmış oldu.
Üç: Bu belgeye mal bulmuş mağribi örneği sarılan AKP medyasının sahiden salak olduğu kanıtlanmış oldu...
***
Komisyon Başkanı Reşat Petek’in inciler savurmasından birkaç gün önce, bir başka toplantıda ve konuda yağıp gürleyen, eskiden “Demokrat Parti Başkanlığı” yapmış, sonra AKP iskelesine bordolamış, İçişleri Bakanlığı ile ödüllendirilmiş Süleyman Soylu’nun ne kadar “demokrat” olduğu da kabak gibi ortaya çıktı.
Dehşetengiz İçişleri Bakanı, bir mezuniyet törenini bahane edip polis şeflerine konuştu. Haber kanalları ne hikmetse bu konuşmayı canlı yayımlayacak kadar önemsediler ve orada Süleyman Soylu öfke ve iddia taşan cümlelerle KHK ile mesleklerinden atılmalarını protesto için şiddetten tümüyle uzak, açlık grevi eylemine girişmiş iki genç akademisyen hakkında “müthiş gerçekleri” açıkladı...