HDP seçmenleri, daha işimiz bitmedi
Başlıktaki ayrımcık gözünüzden kaçmasın; “İşiniz” değil, “işimiz” dedim. Çünkü ben de o seçmenlerden biriyim. Seçimin hemen öncesinden...
Başlıktaki ayrımcık gözünüzden kaçmasın; “İşiniz” değil, “işimiz” dedim. Çünkü ben de o seçmenlerden biriyim.
Seçimin hemen öncesinden başlayıp bugüne kadar süren ve daha da süreceğe benzeyen karanlık ve kanlı saldırılara bakın. Besbelli ki HDP’ye 80 milletvekili ile Meclis’e girip, üstelik seçim sonrası yayımladığı Parti Meclisi Bildirgesi’nde özlü anlatımını bulan demokratik hedefleri önüne koymuş bir parti olmanın bedelini ödetmek isteyenler kolları sıvadı. Sıvanmış kolları dirseklere kadar kana bulanmış bu “gizli ve karanlık” güçler, sandıkta engelleyemediklerini silahla, mermiyle, bomba ile önleme hesabındalar.
Hızlı bir hatırlatma:
İlk provokasyon girişimi 12 Nisan’da Ağrı Diyadin’de sahneye kondu. Diyadin kırsalında bazıları yaralı 15 askeri ölümle başbaşa bıraktılar. Böylece “PKK’nin desteklediği HDP askerlerimizi öldürdü” denecek ve HDP’nin olası bir sandık başarısını daha doğmadan boğmuş olacaklardı.
Tutmadı. HDP ve Kürt köylüler provokasyonu boşa çıkardı.
Ardından seçim kampanyası boyunca HDP seçim bürolarına, toplantılarına, mitinglerine irili ufaklı yüzlerce (evet yüzlerce) saldırı düzenlendi. Seçim büroları kundaklandı, mitinge katılanlar linç edilmeye çalışıldı.
Tutmadı. Hiçbiri tutmadı.
Provokasyonların dozu artırıldı. Seçime üç gün kala Erzurum’da elleri döner bıçaklı, palalı, hançerli “görevliler” mitinge saldırdı. Polis seyirci rolünü mükemmel oynadı. Kimi HDP seçmenlerini çevre kasabalardan Erzurum’a getiren otobüs, içinde sürücüsü ile birlikte yakıldı.
Tutmadı. Eşbaşkan Selahattin Demirtaş’ın soğukkanlılık ve provokasyona gelmeme çağrısına mitinge katılanlar alkışlanacak bir disiplinle uydu.
Seçim öncesinde son deneme HDP’nin kalbinde patlatıldı. Seçimden önceki son cumada HDP Diyarbakır mitinginde art arda iki bomba patladı. Dört yurttaş hayatını yitirdi, yüzlerce yaralı var. Sabrının son kırıntılarını korumaya çalışan büyük bir kitlenin yürüyüşe geçip polisle çatışması, yakıp yıkması hesaplanıyordu ve böylece belki seçimin zorunlu iptaline gidecek bir süreç başlayacaktı.