Hrant Dink üstünden AKP - Cemaat savaşı
Pazartesi günü ülkemizin saygın sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa düzenledikleri “Cezasızlık” konulu bir forum vardı. İşlenen suçların cezasız kalması üstüne zengin bir...
Pazartesi günü ülkemizin saygın sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa düzenledikleri “Cezasızlık” konulu bir forum vardı. İşlenen suçların cezasız kalması üstüne zengin bir tartışmaydı. Hrant Dink cinayeti üstünden bana da söz düştü; üç beş dakika konuştum.
Aynı gece CNN Türk’te Mirgün Cabas arkadaşımın “Herşey” programında bizim mesleğin “sınıf çalışkanı” İsmail Saymaz Hrant Dink cinayetinin bugünü üstüne uzun uzun konuştu.
Bugün de Tırmık’ta aynı konuyu yazayım ki kimseler “Duymadım; bilmiyordum; aaa,öyle miiii!” demesin. Elinden gelen bir şey varsa yapsın, bir şey gelemeyecekse hiç olmazsa bize yutturulmak istenen masala okkalı bir “pışşşşık” çeksin…
Böyle yapalım, çünkü konu yeniden güncellik kazandı. Anayasa Mahkemesi’nin bozma kararının ardından neredeyse sil baştan görülmekte olan Dink cinayeti davasında savcı Gökalp Kökçü’nün hazırladığı yeni ve kapsamlı iddianame başsavcılıkça kabul edilmeyerek iade edildi.
Başsavcılığın iddianamede bulduğu eksikler çok matrak. İade gerekçelerinden biri “İddianamenin mahkemece kabulünden önce medyaya sızdırılması”.
Bence başsavcılık iddianameyi reddetmek için daha inandırıcı bir gerekçe bulmalıydı. Bugüne kadar önceden kamuoyuna sızdırılan iddianameleri yan yana dizsek Edirne’den Van’a yol olur…
İddianamenin esas kusuru çok başka. Savcı işi ciddiye aldı ve tetikçi ve takımından ayrı olarak cinayet gününden bu yana ellerini kollarını sallayarak gezen, tümü kamu görevlisi 25 kişinin “şüpheli” olarak yargıç karşısına dikilmelerini istedi.
Sorun da buradan çıktı.