Niye yeni bir devlet kursunlar ki?
Bir aklıevvel, Reis’ine yaranmak için “Yeni bir devlet kuruyoruz, kurucusu da Recep Tayyip Erdoğan. İster beğenin, ister beğenmeyin” diye bir yave yumurtladı. Besbelli ki adamcağız boş havuza atladı. Başbakan...
Bir aklıevvel, Reis’ine yaranmak için “Yeni bir devlet kuruyoruz, kurucusu da Recep Tayyip Erdoğan. İster beğenin, ister beğenmeyin” diye bir yave yumurtladı.
Besbelli ki adamcağız boş havuza atladı. Başbakan da, Reis de biraz gecikerek de olsa yalanladılar.
Tırmık ise hiç gecikmeden, hiç duraksamadan şöyle dedi:
“Adamın söylediklerini ciddiye almak için en küçük bir neden yok...”
Aferin bana...
***
Yukarıdaki “Aferin” biraz abartı oldu.
Öyle ya bunu anlamak için derin bir analiz yeteneği gerekmiyor ki?
“Tayyip Erdoğan ve tayfası niye yeni bir devlet kurmaya kalksınlar ki” diye sorarsınız olur biter...
Evet, niye kursunlar ki?
Tarihin derinliklerine uzanan bir geleneğin mirasçısı, çok büyük (hatta aşırı, gereksiz ölçüde büyük) bir ordusu olan, küresel sermaye ile uzun süredir el ele yaşayan, kurumları iyi kötü işleyen bir devlet varken ve o devletin hemen bütün kurumlarını - artık- ele geçirmişken yeni bir devlete Erdoğan ve tayfasının niye ihtiyacı olsun ki?..
Biraz açalım...
***
1960’lı yılların ortaları, hatta sonlarına kadar Türkiye solu “devlet” kavramı üstünde çok durdu, çok tartıştı.
Bir romancıdan bir Marksist teorisyen yaratma sevdasına kendini kaptırmış bir kesim sol, Kemal Tahir’in “kerim devlet” kavramına sarıldı. Kerim, serbest çeviriyle “Esirgeyen, bağışlayan, cömert, koruyan, kollayan” demek. Buna Marx’ın gençlik metinlerinden süzülmüş teorik bir destek de arandı ve onun metinlerinde geçen “Asya tipi devlet” teriminden devlet tapıncına kadar tırmanabilecek (ve tırmanan) bir devlet tanımına ulaşıldı...
O dönemin Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar ise devlet için “ceberut, kahhar” nitelemesini yeğledi. Kahhar “kahredici, kahreden” demek. q