Seçimle gelen seçimle, Reis’le gelen Reis’le...
İstifaları üstüne papatya falı açılan AKP’li belediye başkanları, özellikle Ankara’nın “gülü” Melih Gökçek’le ilgili haberlere gazetede sadece bakıp okumadan geçtiğimi fark...
İstifaları üstüne papatya falı açılan AKP’li belediye başkanları, özellikle Ankara’nın “gülü” Melih Gökçek’le ilgili haberlere gazetede sadece bakıp okumadan geçtiğimi fark ettim.
Çünkü genç kuşağın gitgide cılızlaşan Türkçesi ile söylersem: Bana bay geldi!..
AKP’nin Reisi bazı belediye başkanlarının istifa etmesini istedi. İstifası istenmeyenler sanki başkanlık ettikleri kentlere kuş kondurmuşlar da, bazıları bunu becerememişler gibi palavralarla AKP içinde bir itiş kakış başladı ve haftalardır sürüyor.
Son anayasa referandumunda kilit önemdeki bazı büyük kentlerde çoğunluk oyunu elde edemeyen AKP’de oy kaybının temel nedeninin Reis’in bizzat kendisi olduğu ustaca (Düzeltiyorum: Acemice) gözardı edilip fatura belediye başkanlarına kesilmekte.
Cumhuriyetin başkentini gülünç süslemelerle berbat eden, güzelim Bursa Ovası’nı betona bulayan, Doğu Roma’dan Osmanlı’ya bir uygarlık anıtı olagelmiş İstanbul’u New York’un Manhattan adası misali bir beton gökdelen ormanına çevirenler, o kentlerin AKP’li belediye başkanları mıdır, yoksa AKP zihniyetinden fışkıran zevksizlik, doğaya ve çevreye duyarsızlık ve inşaatı ekonominin başat sektörü olarak belleyen ideolojik saplantılar, ekonomik cehalet midir?
Son paragraftaki soru, cevabını kendi içlerinde taşıyor.
Yani geçelim...
***
AKP içinde yürüyen, gitgide medyaya da yansımaya başlayan bir ilke son günlerde dillere pelesenk oldu:
Seçimle gelen seçimle mi gider, yoksa seçimle de gelse parti içi meşveretle mi gider?
Valla bence, seçimle gelen seçimle gider ama Reis’le gelen de Reis isteyince gider... ...