Seni gidi SYRİZA seni!..
Her sabahki zorunlu günlük gazeteler turumu attım. Atmaz olaydım. Midem bulandı. Meğer ne kadar SYRİZA üstüne edecek lafı, kesecek hükmü, yapacak yorumu, gösterecek yol bilgisi olan varmış. Serbest piyasa...
Her sabahki zorunlu günlük gazeteler turumu attım. Atmaz olaydım. Midem bulandı. Meğer ne kadar SYRİZA üstüne edecek lafı, kesecek hükmü, yapacak yorumu, gösterecek yol bilgisi olan varmış.
Serbest piyasa ekonomisine ve finans sermayesine selam duranlar SYRİZA’ya parmak sallıyor, referandumda “hayır” denmesinin ne büyük bir cezayı hak ettiğini altını çize çize vurguluyorlar. “Bir halt ettin, finans dünyasının kutsal kurallarını çiğnedin. Çek bakalım başına gelecekleri” demekteler.
Bir de soldan bakanlar, yani öyle baktığını iddia edenler var. Onların gözünde SYRİZA solcu filan değil. Onlar Yunanistan Komünist Partisi’nin çok bilmiş önderlerinden ödünç aldıkları bir niteleme ile SYRİZA’yı “emperyalizmin yedek gücü”olarak tanımlıyor; ha bire “sistemin içinde kalarak sistemin değiştirilemeyeceğini”yineliyorlar.
“Güneş doğudan doğar, batıdan batar” deseler bence daha yeni ve ilginç bir cümle kurmuş olacaklar. Söyledikleri ve yaptıkları SYRİZA’nın sistemi değiştirme, sosyalizm kuruculuğu yapmak gibi bir niyeti ve açıklaması olmadığını hınzırca göz ardı etmekten ibaret.
SYRİZA’ya daha anlayışla bakar gibi görünenlerin de kendilerini kaptırdıkları bir kara propaganda var. Avrupa finans sermayesinin buyruğundan milim çıkmayan Avrupa ana akım medyasının pompaladığı, satılık ama hünerli kalemler eliyle yaydığı bir kara propaganda: “Avrupa’nın gelişmiş, varsıl ülkelerinde insanlar erkenden kalkar işbaşı yaparlar. Yunanlılar ise onların işe gitmek için kalktıkları saatte tavernadan çıkıp uyumaya giderler” palavrasından söz ediyorum...