Sorulacak: Peki bu kadar kan, bu kadar yıkım niyeydi?
Suriye’den, Suriye’nin geleceğinin şekillenmesinden söz edeceğim. Hemen itiraz etmeyin... Bu mesleğin her alanında at koşturup kalem gezdirdim ama dış politikaya hiç bulaşmadım. Bugün de bulaşacak değilim....
Suriye’den, Suriye’nin geleceğinin şekillenmesinden söz edeceğim. Hemen itiraz etmeyin... Bu mesleğin her alanında at koşturup kalem gezdirdim ama dış politikaya hiç bulaşmadım. Bugün de bulaşacak değilim. Haddimi ve bilgimin sınırlarını iyi kötü bilirim.
Ancak kabul edin ki uzun, hem de epey uzun süredir Suriye, Türkiye için bir “dış politika sorunu” değil.
Bildiklerinizi yinelemeyeceğim.
“Kıymetli kardeşim, aile dostum Esad”dan yola çıkıp “Altı ayda BAAS rejimini devirir, Şam’da Emevi Camii’nde cuma namazı kılarız”a birkaç ay içinde gelinmesi hepimizin belleğinde pek taze.
Daha birkaç ay önce “Esad rejimini devirmek için silahlı kuvvetlerimizi oraya yolladık” naralanması da unutulmadı.
Sonra...
Sonra Putin’le sarmaş dolaş olundu; Şanghay Beşlisi’nin kapısı çalındı; Esad rejiminin meşruiyeti “Seküler bir Cumhuriyet” vurgusu eşliğinde kabul edildi; Fırat Kalkanı adı takılan sınır ötesi askeri harekâtın Suriye Kürtlerinin Afrin ve Kobane kantonlarının birleşmesinin önüne geçme hedefi, el çabukluğu marifetiyle “Suriye’deki IŞİD varlığının yok edilmesi” hedefiyle değiştiriliverdi.
Ve birkaç gün önce Cumhurbaşkanı’nın “baş” danışmanlarından İlnur Çevik New York Times’e konuştu:
“Türkiye, Suriye’nin kuzeydoğusunda
bir Kürt kantonunu tolere edebilir.”
Durun, hemen “Vay be” demeyin. Devamı da var:
“PYD de bir Barzani olamaz mı? Barzani’nin Türkiye ile ilişkileri muhteşem.”
Başdanışmandan al haberi. Herhalde Tayyip Erdoğan’ın haberi, rızası, onayı olmadan bir danışman, hele hele bir başdanışman bu cümleleri kuramaz.
Demek ki artık Emevi Camii’nde “Suriye fatihi Tayyip Erdoğan” olarak değil, “Esad’ın gönülsüz, isteksiz, burnu sürtülmüş dostu Tayyip Erdoğan” olarak cuma namazı kılınacak.
Ne diyelim, Allah kabul etsin...