‘Yok artık’ dedim, ‘Var artık’mış...
Hafta sonu tembellik tanrıçası ile ateşli bir aşk yaşama kararındaydım. Öyle de yaptım. Gazete okumadım, TV izlemedim, siyasal sohbetlerden uzak durdum. Dün öğleden sonra tanrıça ayrıldı; ben de...
Hafta sonu tembellik tanrıçası ile ateşli bir aşk yaşama kararındaydım. Öyle de yaptım. Gazete okumadım, TV izlemedim, siyasal sohbetlerden uzak durdum.
Dün öğleden sonra tanrıça ayrıldı; ben de olağan günüme döndüm.
Dönmez olaydım.
Cumartesi İstanbul Yenikapı’da miting düzenleyip “evet” dilendiler ya, orada Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını önce gazete haberi olarak baştan sona okumak zorunda kaldım.
Kalmaz olaydım.
Konuşma esas olarak önceden “Burada toplananlar eğitim düzeyleri düşük, benim şeyimin kılına bile vurgun kişiler. Onlara derin konulardan söz etmeyeyim. Hava civa, hamaset, adavet, duble yol, köprü, tünel, TOKİ, moki üstüne filan üstüne konuşayım” kararı verilmiş gibiydi.
Ama yine de şu cümleleri okuyunca içtenlikle “Yok artık” dedim. Besbelli ki kötü kalpli, habis ruhlu, hınzır muhalif bir haberci bu cümleleri konuşma haberinin içine sıkıştırmıştı.
Telefon edip bizim yazıişlerine sordum. “Yok artık. Böyle dememiştir. Değil mi” diye sordum. “Var artık abi, var artık” dediler. Adamcağız aynen öyle konuşmuş.
Sabrınıza sığınarak aktarıyorum:
“... Biz Yavuz Sultan Köprüsü’den şunlar geçer, bunlar geçemez diyor muyuz? Biz Çanakkale Köprüsü’nden şunlar geçer, bunlar geçemez diyor muyuz? Bizde tarafsızlığın daniskası var be!..”
Vay be!..
Tarafsızlık, hem de tarafsızlığın daniskası böyle de tanımlanabilir ve “be” ünlemi eşliğinde vurgulanabilirmiş demek. Partili cumhurbaşkanının tarafsız olamayacağına itiraz edenlerin ağzının payı işte böyle verilirmiş demek.
Bir daha: Vay be!..
***
Yok artık’ıma okkalı bir “var artık” cevabı alınca, çaresiz konuşmanın tam metnini önüme aldım ve sabırla okudum.
Aaaaaa!.. Şu cümle de ondan:
“Kılıçdaroğlu ‘Partili cumhurbaşkanlığı olur mu? Böyle olan bir cumhurbaşkanı tarafsız olabilir mi?’ diyor. Gazi Mustafa Kemal de hem cumhurbaşkanı hem de CHP’in genel başkanı değil miydi? İsmet İnönü keza, öyle değil miydi? Az biraz geçmişini oku, tarihini öğren ya.”
Boş bulundum, yine “yok artık” dedim.
Öyle ya bu demagoji bile değil, düpedüz dinleyeni, okuyanı salak saymak.
Doğru. Atatürk de, İnönü de hem parti başkanı hem cumhurbaşkanı idiler.
Ama rejim de tek parti rejimi idi.
Yoksa Tayyip Erdoğan nam zat da AKP iktidarında somutlaşan bir tek parti rejimi mi düşlüyor?
“Yok artık” demeyin. Bakarsınız “var artık” olur.