Bayram ve o boşluk
Oruç zor bir ibadet. Gündelik alışkanlıkları imsak ile iftar arasında terk etmek, bunu da bir ay süreyle yapmak kolay değil. Beden katlansa ruh zorlanıyor. Ancak kuluz, teslim olmuşuz, itaat etmişiz. Emredileni yapmak boynumuzun borcu....
Oruç zor bir ibadet. Gündelik alışkanlıkları imsak ile iftar arasında terk etmek, bunu da bir ay süreyle yapmak kolay değil. Beden katlansa ruh zorlanıyor. Ancak kuluz, teslim olmuşuz, itaat etmişiz. Emredileni yapmak boynumuzun borcu.
Allah (C.C), teslimiyetini ve itaatini görüp, Ramazan boyunca bereketini ve dayanma kudretini engin cömertliğiyle kuluna bahşediyor. İftarlar küçük bayramlar; ayın sonunda sevinelim diye bir de büyük bayram armağan ediyor. Oysa aldığımız her nefes O’nun sonsuz rahmetinin eseri. Soframıza koyduğu her lokma sınırsız cömertliğinin göstergesi. Emrine itaat edip bir ay oruç tutan kulunu ne kadar seviyor ki, bayrama eriştirip fazladan ödüllendiriyor.
Bayram sadece büyük iftar mıdır? Yeme-içme özgürlüğüne yeniden kavuştuk diye mi yaparız bayramı? Sanmam. Fark ettiniz mi bilmem ama bayram sabahı başka bir sabahtır. O sabah doğan güneş farklıdır. O sabah çiçekler başkadır, kuşlar başkadır. O sabah bütün tabiat, tüm kâinat başkadır. Oruç tutan kul değil, bütün varlık bir bayrama uyanmıştır o sabah. İnsan yapımı değildir bayram. Bir uzlaşmanın, anlaşmanın eseri değildir. O gün bayramdır; çünkü yer bayram, gök bayram, su bayram, hava...