Biz kimiz
Gördünüz değil mi? Usulsüz yollarla elde ettiği diplomayla cumhurbaşkanı olmak isteyen, paranın her kapıyı açacağı vehmine kapılan, hırsıyla gözü dönüp ülkenin milyarlarca lirasını şahsi ikbali için çarçur eden bir hırsıza destek için sokaklara dökülenler, meseleyi hukuki, hatta siyasi zeminden çıkarıp yine “siz-biz” noktasına taşıdılar. Cami duvarına pislediler, bu topraklardaki tapu kayıtlarımız olan mezar taşlarımızı tahrip ettiler, alkol şişelerini cami bahçesine fırlattılar, metroda, sokaklarda
Gördünüz değil mi? Usulsüz yollarla elde ettiği diplomayla cumhurbaşkanı olmak isteyen, paranın her kapıyı açacağı vehmine kapılan, hırsıyla gözü dönüp ülkenin milyarlarca lirasını şahsi ikbali için çarçur eden bir hırsıza destek için sokaklara dökülenler, meseleyi hukuki, hatta siyasi zeminden çıkarıp yine “siz-biz” noktasına taşıdılar. Cami duvarına pislediler, bu topraklardaki tapu kayıtlarımız olan mezar taşlarımızı tahrip ettiler, alkol şişelerini cami bahçesine fırlattılar, metroda, sokaklarda başörtülü, çarşaflı kadınlara sataştılar, sosyal medyada kutsallarımıza sövüp “bizi” yok edeceklerini söylediler, seçtiğimiz Cumhurbaşkanı’nın merhume annesine sövdüler.
Hiç istemezdik bir “siz-biz” ayırımı yapmayı ama bize tekrar bizi hatırlattılar.
Öyleyse bir kez daha “biz” kimiz kayıt düşelim buraya; ola ki tanırlar bizi…
Biz bu ülkenin, bu milletin ta kendisiyiz. Biz bu toprakları istiklal uğruna kanlarıyla sulayanlarız. Biz şehitlerin evlatlarıyız. Biz Malazgirt Ovası’ndaki askeriz, İstanbul surları önündeki yeniçeriyiz, Mohaç’taki serdengeçtiyiz, Çanakkale siperlerinde, Sarıkamış’ta, Yemen’de, Irak’ta, Bosna’da, Filistin siperlerinde can verenleriz. Sakarya Cephesi’nde direnen Mehmet de biziz, Büyük Taarruz’da en önde koşan kahraman da biziz. Terörle mücadelede gözünü kırpmayan, nöbetlerde, pusularda eşkıya kurşunu yiyen biziz. Vergi istenince de asker istenince de aranan, ama saklanmayıp vatan için en öne çıkan biziz; biricik evladımız ay yıldızlı tabutla evine döndüğünde boynunu büküp “Vatan sağ olsun” diyenleriz biz.
GÜN GELİR MEYDANA İNER, JETLERE, TANKLARA, FÜZELERE KAFA TUTARIZ
Savaş zamanı hatırlanıp fedakârlık istenen, refah zamanında unutulanlarız biz. Kanlarımızla kurtardığımız toprakların siz kaymağını yerken, ötelenen, horlanan, aşağılan, itilenleriz biz. Biz Kur’an’la hayat bulmuş, Nebiler Nebisi’nin nuruyla aydınlanmış, kimliğimizi İslam ile inşa etmiş, vatan ile imanı bükülmez çelik misali ayrılmaz-ayrıştırılmaz bir ve bütün etmişleriz. Biz Türk’üz, Kürt’üz, Arap’ız, biz Müslümanız. Ezanımızı susturarak, camilerimizi kapatarak, Kur’an’ı yasaklayarak yok edemediğiniz, gözyaşıyla seccadesine sığınan, tespihiyle “Yâ sabır!” çekenleriz. Biz edebinden taviz vermeyen, edebi boyun eğmek zannedilen, ama içten içe hesap günü için bekleyenleriz. Biz sokağa çıkmayız, biz yeraltına inmeyiz, biz gerekmedikçe elimize silah almayız, biz süslü sloganlar atmaz, poz vermek için meydanlara çıkmayız. Silah gücünü kullanıp irademizi kırmak istersiniz, seçtiğimiz Başbakan’ı asarsınız, susarız, bekleriz, gereğini yaparız. Gün gelir sandıkta görürüz hesabımızı, gün gelir, meydana iner jetlere, tanklara, füzelere kafa tutarız. Gün gelir üniversite kapılarından kovulur, gün gelir, aldığınız sahte diplomanızla üniversite kapısına koyarız sizi.
GÜÇ ELİMİZE GEÇİNCE ŞIMARMAYIZ BİZ
Ağırbaşlıyız biz ama kutsalımıza dokunduğunuzda, dil uzattığınızda kükremiş sel olur bendimizi çiğner aşarız. Öfkemizden korkulur bizim çünkü biz halkız. Biz emeğiyle geçinenleriz. Biz helal rızık peşinde koşanlarız. Biz hakkın, adaletin, merhametin safında olanlarız. Güç elimize geçince şımarmayız biz. Kimsenin inancına, yaşam tarzına, kılık kıyafetine, yiyip içtiğine karışmayız. Biz özgürlükten yanayız. Biz imar etmekten, inşa etmekten, gönüllere girmekten tarafız. Biz sorarız, sorgularız. Hikmetin, basiretin, ferasetin peşinde olanlarız biz. Biz öğrendikçe kibirlenen değil, öğrendikçe mütevazı olanlarız. Sesimiz az çıkıyor diye bizi az bellemeyin, biz çoğuz. Bizi bir siyasi partinin, başına “siyasal”, sonuna “-cı” eklediğiniz akımların, bir cemaatin mensupları sanmayın, biz bu ülkeyiz, bu ülkenin her yerindeyiz, bu ülkenin tamamıyız. Biz bu ülkeyi dualarıyla, irfanıyla, erdemiyle, emeğiyle ayakta tutanlarız. Biz yenilgi yenilgi büyüyenleriz.
ÜLKENİN VE MİLLETİN ÜZERİNE KARABASAN GİBİ ÇÖKTÜĞÜNÜZ GÜNLER GERİDE KALDI, GERİ GELMEYECEK
Biz bu ülkenin geçmişiyiz, hem de geleceğiyiz. Biz arkasına devlet gücünü, silah gücünü, başka ülkelerin fonlarını alıp yürüyenlerden değil, memleket kaynaklarını nesiller boyunca hortumlayanlardan değil, kendini elit, mümtaz, ayrıcalıklı görüp ötekini horlayanlardan değil, vatan ve millet şuuruyla, tek başına görünüp milyonlar birlikte yürüyenleriz. Anlayın ve idrak edin artık: Sizin devriniz geçti. Mutlu ve seçkin azınlığınızla ülkenin ve milletin üzerine karabasan gibi çöktüğünüz günler geride kaldı, geri gelmeyecek. Şımarıklığınızı, azgınlığınızı, edepsizliğinizi, kanun-kural tanımazlığınızı, kibrinizle daha da kararmış cehaletinizi, üstenciliğinizi, tahammülsüzlüğünüzü, faşizminizi, karanlığınızı, taassubunuzu, millete ve milletin değerlerine olan kininizi yanınıza alın ve sokaklardan, özellikle de “Değmesin göğsüne nâmahrem eli” aşkıyla savunacağımız mabetlerimizin yakınından çekilin.
Biz buradaydık, buradayız ve hep burada olacağız. Bunu anlayın ve kabullenin!