Büyük cihada hoş geldiniz!
1699 Karlofça Antlaşması’ndan bu yana, 3 asırdır, Türkler başta olmak üzere tüm Müslümanlar sürekli savunma pozisyonundayız. 3 asırdır bütün mesaimizi, bütün enerjimizi...
1699 Karlofça Antlaşması’ndan bu yana, 3 asırdır, Türkler başta olmak üzere tüm Müslümanlar sürekli savunma pozisyonundayız. 3 asırdır bütün mesaimizi, bütün enerjimizi topraklarımızı, vatanlarımızı, bağımsızlıklarımızı muhafazaya sarfediyoruz.
Batı uygarlığı, sınırları daraltmakla ya da haritaları değiştirmekle “Müslüman tehdidinin” yok olmayacağını tarihi tecrübesinden biliyor. Bunun için de, Karlofça’dan bu yana, askeri saldırılardan ziyade yeni bir uyanışı, dirilişi, küllerinden yeniden doğmayı engelleyecek biçimde fikirlerimize ve inançlarımıza saldırıyor.
Hiç de abartı değil: 15 Temmuz 2016, 3 asırlık savunma pozisyonumuzun sona erdiği tarihtir. 15 Temmuz, 317 yıl sonra gelen bir kırılma noktasıdır.
317 yıl içinde yaşananlar, Balkan Savaşları, kapitülasyonlar, Kuzey Afrika, Mısır, Hicaz’ın işgali, Kudüs’ün düşmesi, Çanakkale, Kûtulamâre, İstiklal Savaşı ve daha niceleri kendimizi savunmak için yaptığımız “küçük cihat” idi.
15 Temmuz direnişi de bir “küçük cihad” idi.
Şimdi artık kendimizle baş başa kaldık. Şimdi aynaya bakıyoruz. 3 asırdır konuşulmayan, tartışılmayan, ertelenen, düşünülmesine, konuşulmasına, tartışılmasına izin verilmeyen hayati meselelerimizin üzerindeki tozu üflüyoruz. 3 asırdır kapağının açılmasını bekleyen dosyaları tek tek raflardan indiriyoruz. Şimdi kendimize yöneliyor, kendi içimizde zorlu bir yolculuğa çıkıyoruz. “Küçük cihat”tan artık “büyük cihat”a geçiyoruz.