CHP ve sokak

Cumhuriyet tarihimizde muhalif sokak hareketlerinin hemen hiç yaşanmadığı dönem 1923-1950 arası dönemdir; çünkü iktidarda CHP vardır. Tek istisna, Ağustos-Kasım 1930 arası sadece 3 ay ömrü olan Serbest Cumhuriyet Fırkası dönemidir. SCF, halkta büyük heyecan doğurmuş, İzmir başta olmak üzere birçok ilde mitingler yapılmış, bunun üzerine de SCF hemen kapatılmıştır. 1950’de serbest seçimlerle iktidarı Demokrat Parti’ye kaptıran CHP, o zamandan bugüne, bazı kısa süreli istisnalar dışında sandık yoluyla

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Cumhuriyet tarihimizde muhalif sokak hareketlerinin hemen hiç yaşanmadığı dönem 1923-1950 arası dönemdir; çünkü iktidarda CHP vardır. Tek istisna, Ağustos-Kasım 1930 arası sadece 3 ay ömrü olan Serbest Cumhuriyet Fırkası dönemidir. SCF, halkta büyük heyecan doğurmuş, İzmir başta olmak üzere birçok ilde mitingler yapılmış, bunun üzerine de SCF hemen kapatılmıştır.

1950’de serbest seçimlerle iktidarı Demokrat Parti’ye kaptıran CHP, o zamandan bugüne, bazı kısa süreli istisnalar dışında sandık yoluyla iktidara gelemedi. İktidara gelemeyen ve hiç gelemeyeceğini anlayan CHP, 1950’lerden bu yana sokakları tahrik etmek suretiyle kaos üretmeyi kendisine temel politika olarak belirledi.

1957 seçimleriyle Demokrat Parti üçüncü kez tek başına iktidara gelmişti. Seçim yoluyla iktidar olmaktan umudunu tamamen kesen CHP, ilk sokak kışkırtmalarına başladı. CHP Genel Başkanı İnönü, Meclis’te, “Şartlar tamam olunca ihtilal milletler için meşru bir haktır” ifadesini kullanmış, “şartların tamam olması” için de sokakları ateşe vermişti. 28 Nisan 1960’ta İstanbul’da, 5 Mayıs’ta Ankara’da öğrenciler “Kahrolsun Diktatörlük, Özgürlük İstiyoruz” sloganlarıyla gösteri yaptılar. 21 Mayıs’ta Harbiyeliler yürüyüş yaptı. Şartlar tamam oldu ve

27 Mayıs 1960’ta ordu darbe yaptı.

CHP’liler, üniversite öğrencilerinin gözaltında öldürüldüğünü, kıyma makinelerinden geçirilip asfalta karıştırıldıklarını iddia ediyordu. Darbe sonrası hiçbir faili meçhul bulunmadığı ortaya çıktı. Darbe kutlamaları sırasında ölen birkaç kişinin cenazesi “İşte Hürriyet Şehitleri bunlar” denilerek İstanbul’dan Ankara’ya getirildi, büyük bir törenle Anıtkabir’e gömüldüler.

12 Eylül darbesi sonrası “Hürriyet Şehitleri’nin” kemikleri Anıtkabir’den çıkarıldı, poşetlerle taşındı ve başka yerlere gömüldü.

27 Mayıs darbesi sonrası Türkiye daha özgür(!) bir ülke olmuştu ama bu özgürlük CHP gençliği için geçerliydi. Gençler, 1961’de 28 Nisan olaylarını andılar.

27 Mayıs’ın yıldönümünde kutlamalar yaptılar. 1963’te bazı DP mensupları serbest bırakılınca Adalet Partisi binasını taşladılar, Yeni İstanbul gazetesini bastılar.

1965’te AP tek başına iktidara geldi. CHP tekrar sokakları hareketlendirmeye başladı. Çok sayıda sol örgüt türemişti. Kendisini “Ortanın Solu” olarak yeniden tanımlayan CHP’nin Fikir Kulüpleri ile başlattığı sol gençlik örgütlenmeleri THKP-C, Dev-Genç gibi terör örgütlerine dönüşmüş, CHP de kontrolü kaybetmeye başlamıştı. 1968-69 yılları yoğun öğrenci harekelerine sahne oldu. Üniversiteleri işgal eden, şehirleri kilitleyen, banka soyan, adam kaçıran, fidye isteyen, gerillacılık oynayan örgütler ülkeyi ateş, kan ve baruta buladılar. Onlarca genç, masum siviller, güvenlik görevlileri hayatlarını kaybettiler.

12 Mart 1971 darbesi, AP’yi iktidardan uzaklaştırsa da, sokak hareketlerini durduramadı. Özellikle 70’lerin sonlarında, CHP’nin kışkırtmaları daha kanlı olaylara sebep oldu. 1978-12 Eylül 1980 arasında 5 bine yakın genç silahlı çatışmalarda hayatını kaybetti. 12 Eylül darbesi sonrasında cezaevlerinde çoğu işkenceden olmak üzere 300 genç öldü, 48 genç idam edildi.

12 Eylül darbesi ilk kez CHP’yi de mağdur etmişti; 80’li yıllarda öğrenci hareketleri olmadı, gençlik de apolitize ediliyordu. 90’lı yıllar da sakin geçti zira CHP koalisyonlarda ortaktı ve 28 Şubat darbesi sayesinde CHP’nin fikirleri iktidardaydı.

2002 yılsonunda AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesi ve sonraki yıllarda da üst üste seçim kazanması umutsuz CHP’yi en iyi bildiği yola, sokakları kışkırtmaya sevk etti. Cumhuriyet Mitingleriyle “ordu göreve” çağırıldı. Danıştay Saldırısı komplosuyla sokaklar hareketlendirilmek istendi. 2013 yılında Gezi Olayları başladı. Başrolde yine CHP vardı. 1’i komiser olmak üzere 8 kişi hayatını kaybetti; 10 bine yakın gösterici ve emniyet görevlisi yaralandı. Esnafa ve kamu malına verilen zararın yanında Türkiye ekonomisi ağır hasar aldı.

CHP bugünlerde yine en iyi bildiği işi yapıyor, sorumsuzca sokakları ateşe veriyor. Terör ve yolsuzluk iddiasıyla gözaltına alınan, yüz milyarlarca liralık yolsuzluk yaptığına dair somut deliller ortaya saçılan, CHP Kurultayı’na şaibe bulaştırıp parti içini de karıştıran bir belediye başkanını bahane ederek CHP bir kez daha sokaktan medet umuyor.

İsmet İnönü’nün başlattığı, “ihtilal şartlarını oluşturma” amaçlı sokağı hareketlendirme geleneği zaman zaman CHP lehine işe yaramış olsa da her seferinde ülke canlarını kaybetti, ekonomik olarak ağır faturalar ödedi. Bugün ise CHP’nin sokaktan sağlayacağı hiçbir fayda yok. Ama ülkenin huzuru, refahı, ekonomisi bir kez daha zarar görüyor.

Tekrar yazalım: Eğer CHP gireceği ilk seçimi kazanacağını düşünüyorsa, bunu, hakkında ciddi yolsuzluk ve terör suçlamaları olan, diploması sahte bir adayla değil, mevcut ya da Ekmeleddin İhsanoğlu gibi parlatabileceği yeni adaylarla da yapabilir.

Şaibeli bir kurultayla işbaşına gelen Özgür Özel’in, kendisini kurtarmak için sokakları ateşe vermesi büyük aymazlıktır, sorumsuzluktur. CHP’nin iç tartışmalarını örtmek için Türkiye’ye bedel ödetmeye kalkışanlar kirli heveslerinin altında kalırlar.


YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
CHP ve sokak 24 Mart 2025 | 640 Okunma Bir projenin çöküşü 21 Mart 2025 | 1.547 Okunma CHP’nin sırtındaki İmamoğlu yükü 17 Mart 2025 | 1.052 Okunma Şam Mutabakatı: Terörün sonu 14 Mart 2025 | 222 Okunma Devrimi korumak 10 Mart 2025 | 291 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar
Close menu