Erdoğan’ın yüzü ne anlatıyor?
Recep Tayyip Erdoğan 1994 yılından bu yana kamuoyunun gözleri önünde. İletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla onu çok daha sık görüyoruz. Sadece Türkiye değil, tüm dünya artık onun...
Recep Tayyip Erdoğan 1994 yılından bu yana kamuoyunun gözleri önünde. İletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla onu çok daha sık görüyoruz. Sadece Türkiye değil, tüm dünya artık onun yüzündeki ifadeyi kolaylıkla okuyabiliyor. Öfkeli mi, neşeli mi, yorgun mu, düşünceli mi, kaygılı mı? Hepsini kolayca tabir edebiliyoruz.
Erdoğan’ın yüzünde maske yok; gönlünde ne varsa yüzüne o yansıyor.
Davos’taki “One Minute” hadisesi misal… O an, Erdoğan’ın yüzünde, yabancı bir ortamda, hasımlarının arasında bulunmanın tedirginliği ve çekingenliği değil; yüzünde, samimiyet, cesaret ve kararlılık vardı. Filistin’in elemi ve Filistin mücadelesinin haklılığı aynı anda yüzünde belirmişti.
Gezi Olayları örneğin… Hepimiz Erdoğan’ın yüzündeki ifadeyi görmek istedik. Korkmuş muydu? Kaygılı mıydı? Canı sıkkın mıydı? Tadı kaçmış mıydı? Hayır. Erdoğan’ın yüzünde çok cesur bir ifade vardı. Tavizsiz, kararlı, dirençli, kendinden emin. Eğer millet Erdoğan’ın yüzünde en küçük bir kaygı görseydi, 1969’da yaptığı gibi, sokağa inecek, had ve sınır tanımayan şımarık kalabalığa had bildirecek, tatsız olaylar yaşanacaktı. Erdoğan’ın yüzündeki ifade, yüzde 50’den de fazla kitleyi evinde tutmaya...