Erken zafer duygusuna dikkat
Muhalefet, Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti karşısına bir “çatı aday” çıkarmak istiyordu ama çatı ve stratejisi daha oluşum aşamasında çöktü. Böyle bir hezimetin, daha doğrusu...
Muhalefet, Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti karşısına bir “çatı aday” çıkarmak istiyordu ama çatı ve stratejisi daha oluşum aşamasında çöktü. Böyle bir hezimetin, daha doğrusu beceriksizliğin ardından muhalefet partilerinin göstereceği hiçbir aday heyecan oluşturmayacaktır. Hem Recep Tayyip Erdoğan’ın, hem de AK Parti’nin 24 Haziran seçimlerinden zaferle çıkacağı bugünden netleşmiştir.
Ancak, mücadelede, “erken zafer duygusundan” daha tehlikeli bir duygu yoktur.
Abdullah Gül, kendi siyasi tarihinin kapanış konuşmasını yaparken “risk almaz” yakıştırmalarına pek içerlediğini ifade etti. Oysa öykünün tamamı okunduğunda, “risk almaz” yakıştırmasının son derece isabetli olduğu görülüyor. Çatı adaylığa heveslenirken de Gül’ün kazanacağına dair bir umutla hareket ettiğini dikkatlerden kaçırmayalım.
Gül nasıl kazanacaktı? Muhtemelen stratejisi şuydu: Muhalefet partilerinin tamamının oyunu alacak, FETÖ’cülerin ve ailelerinin oyunu alacak, dindar/muhafazakâr kesimin bir miktar oyunu alacak, Batı’nın, finans çevrelerinin ve uluslararası medyanın rüzgârını da arkasına alacak ve yüzde 50’nin üzerine çıkacaktı.
Kabul edelim ki makul bir strateji. Abdullah Gül, böyle bir denklemi gördüğü için risk almış olmalı.
Siyasette mantık ve matematiğin kuralları her zaman işlemez. Böyle bir denklemin hesap edilemeyen değerleri olacaktı. Örneğin “vefasızlık” ya da “ihanet” değerleri denkleme eksi değer katacak ve sonucu etkileyecekti. Kazanan yine Erdoğan olacaktı. Ancak yine kabul edelim ki, böyle bir denklem, böyle bir strateji, süreci zorlaştıracaktı.