Korkmayın, titreyin…
Son günlerde Fetullahçılar arasında çok okunan bir yazarım. Bunu, verdikleri tepkilerden anlıyorum.Fetullahçı okuyucularımı 2 kesime ayırıyorum…Birinci kesim, “yiyiciler”…...
Son günlerde Fetullahçılar arasında çok okunan bir yazarım. Bunu, verdikleri tepkilerden anlıyorum.
Fetullahçı okuyucularımı 2 kesime ayırıyorum…
Birinci kesim, “yiyiciler”… Cumhurbaşkanımız bunları “akıllılar” olarak da adlandırmıştı. Tuzu kuru olanlar. Kapağı darbeden önce yurtdışına atmış, tezgahı kurmuş, günlerini gün ediyorlar. Himmet paralarını gönül rahatlığıyla yiyorlar. Alabildiğine özgürler. Kimi zaman Nil Nehri üzerinde sandal sefasında, kimi zaman tıka basa dolu arabalarıyla alışveriş merkezlerinde, kimi zaman da ABD’de, Avrupa şehirlerinde, villalarının, lüks arabalarının, çok kazandıran dükkanlarının önünde görüntüleniyorlar. Bunlar aynı zamanda “beyin takımı”. Sürekli operasyon planlıyorlar. Her bir operasyonlarında çuvalladıkları için, mesailerini daha çok tabanı uyuşturma operasyonlarına sarfediyorlar.
Bu birinci kesim yazılarımı okuyup, önce çarpıtıyor, sonra çarpıtılmış şekilde İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça ya da başka dillerde dünyaya ve kendi tabanlarına servis ediyorlar.
Örneğin son yazımda FETÖ’de “örgüt içi infazların” kaçınılmaz olduğunu yazmıştım. Bunu, “yargısız infaz” olarak çarpıttılar, İngilizceye çevirdiler ve bu yalanı servis ettiler. Öyle ki, meşhur Fetullahçı eski savcı, Nev York’taki dava tiyatrosunun senaryo yazarı Preet Bharara dahi topa girdi ve “Bayanlar baylar, Erdoğan’ın Milletvekili sürgündeki gazeteciler için yargısız infaz istedi” diye twit attı.
Fetullahçı okuyucularımdan ikinci kesim, kaçamayanlardan, gidemeyenlerden, örgütün pisliklerinin faturasını ödemek zorunda kalanlardan oluşuyor. Bu kesim, Fetullahçıların “sürünenler” kolunu teşkil ediyor. Onların da tepkilerini alıyorum. Beni doğal olarak sevmiyorlar ama artık açıktan da hak veriyorlar.