16 Temmuz ve sonrası
15 Temmuz’da, asra bedel bir gece yaşadık. Omzu kalabalık, kalbi karanlık kişiler memleketimizi aynı karanlığa sürüklemek istediler. Fakat hesapları tutmadı, planları bozuldu. Onların değil, Allah’ın...
15 Temmuz’da, asra bedel bir gece yaşadık. Omzu kalabalık, kalbi karanlık kişiler memleketimizi aynı karanlığa sürüklemek istediler. Fakat hesapları tutmadı, planları bozuldu. Onların değil, Allah’ın istediği oldu.
Bir Boşnak atasözü, şöyle söyler: “İnsan plan yapar, Allah karar verir.”
Millet, devletin uyanıklığında uyur. Devlet uyursa, millet uyanır. Böylesi zamanlarda ak ve kara ortaya çıkar. Herkes safını seçer. Kim nerede duruyor, neyin peşinden gidiyor, anlaşılır.
Bu topraklar son adresimiz, elimizde kalan tek siperimizdir. Vatan cephesinde, memleket siperinde kimler var biliyor, görüyoruz. Çünkü biz de oradayız.
16 Temmuz’da, millet ve memleket olarak, ağır bir imtihanı başarıyla geçip, arkamızda bıraktık. O günden beri daha güçlüyüz. Bununla birlikte farkında mıyız, bilemiyorum: Tehlike henüz geçmedi. Hâlâ savaştayız. Türkiye’nin kendine gelmesine, yeniden ve sahiden ayağa kalkmasına, lider ülke olmasına karşı yürütülen bir savaş. Bir başka ifadeyle: Hak ile Bâtıl arasındaki manasız mücadele.
Yahya Kemal, Mütareke’yi anlattığı 1918 başlıklı şiirinden bir mısra paylaşalım: “Vatanda korkulu rü’ya içindeyiz, gerçek.” (Kendi Gök Kubbemiz, İstanbul Fetih Cemiyeti, sayfa 44.)