Bu nedir şimdi?
İstanbul, Türk-İslam medeniyetinin eşyaya sinmiş halidir. Hiçbir yerde eşi bulunmayan büyük camilerin, zarif minarelerin, güzel sesli müezzinlerin ve hafızların olduğu bir şehirdir. İstanbul’u...
İstanbul, Türk-İslam medeniyetinin eşyaya sinmiş halidir. Hiçbir yerde eşi bulunmayan büyük camilerin, zarif minarelerin, güzel sesli müezzinlerin ve hafızların olduğu bir şehirdir.
İstanbul’u görenler, ömür boyu sevilecek bir sevgiliyle tanışmış olurlar. Şehrin koynunda; Üsküdar’da, Süleymaniye’de, Beykoz’da, Emirgan’da, Beyazıt’ta hülyadan hülyaya dalarlar. Ondan uzakta ölme endişesiyle, tedirgin olurlar.
Edebiyat ve sanat dünyamızın birçok usta ismi, sihrine kapıldıkları, bu şehirden bahseden şiir ve yazılar kaleme almış, şarkılar bestelemiştir. Bakınız: Nazım Hikmet, Orhan Veli, Necip Fazıl, Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar.
İstanbul, en az Türkler kadar, Bosnalıların da hayran olduğu bir şehirdir. Ölmeden önce İstanbul’u görmek ve gezmek, her Bosnalının hayalidir.
İstanbul, birçoğu sevda ve hasret temalı, Bosnalıların ‘sevdalinka’ şarkılarını da süsler.