Değişen ve değişmeyen
Kaçımız bunun farkında, bilemiyorum. Birileri çıkıp bunu konuşmalısınız diyor, onu konuşuyoruz. Şunu tartışın diyor, onu tartışıyoruz. Bunu unutun diyor, unutuyoruz. İbrahim Tenekeci...
Kaçımız bunun farkında, bilemiyorum. Birileri çıkıp bunu konuşmalısınız diyor, onu konuşuyoruz. Şunu tartışın diyor, onu tartışıyoruz. Bunu unutun diyor, unutuyoruz.
İbrahim Tenekeci şunu söyler: “Koşsaydım yetişirdim, koşmadım.”
O halde, gündeme şık bir çalım atıp, başka şeylerden bahsedelim.
1877’deki Osmanlı-Rus Savaşı ile başlayıp Türk-İtalyan Savaşı, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi’nin bitimine kadar uzanan, o döneme gidelim.
Ruslarla, İngiliz ve Fransızlarla, İtalyanlarla; Sırp, Yunan ve Bulgarlarla, hatta dünyanın çeşitli yerlerinden getirilen paralı ya da gönüllü askerlerle çarpışıyoruz. Üstelik karşı tarafın elinde en modern silahlar, donanımlar var.
Bu savaşların yanı sıra, bir sürü isyan, ihanet ve küçük savaş da var. Girit’in kaybedilmesi, Kıbrıs’ın İngilizler tarafından işgali, gayrimüslimlerin isyanları, 1908 olayları, mütareke ve işgal yılları.