7 soruda Tahir Elçi cinayeti
ARTIK Türkiye'de öyle şeyler oluyor ki, her gün bir başka kâbusa uyanıyoruz. Daha henüz Can Dündar ve Erdem Gül’ün gazetecilik yaptıkları için tutuklanmalarını hazmedememişken, üstüne Tahir...
ARTIK Türkiye'de öyle şeyler oluyor ki, her gün bir başka kâbusa uyanıyoruz.
Daha henüz Can Dündar ve Erdem Gül’ün gazetecilik yaptıkları için tutuklanmalarını hazmedememişken, üstüne Tahir Elçi ve polis görevlilerinin, planlı bir şekilde, alçakça öldürülmesi geldi. Sadece barıştan söz eden, “Operasyon istemiyoruz” “Savaşlar, çatışmalar bitsin! Silahlar sussun!” diyen Diyarbakır Baro Başkanı’nın ensesinden tek kurşunla öldürülmesini, Türkiye Barolar Birliği Başkan Metin Feyzioğlu’na sordum...
Siz bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Derin bir üzüntü içindeyiz! Böylesine kamplara bölünmüş, kutuplaştırılmış toplumlarda “köprü insanlar” olur. Kampları birbirine yaklaştırmaya çalışan ve bunun için çırpınan...
Tahir Elçi de onlardan biri miydi?
-Evet öyleydi. “PKK terör örgütü değildir” demesini kabul edersiniz, etmezsiniz. Ben bütün hayatım boyunca bunun tersini savundum. Ama biz Tahir Elçi’yle birbirimize bomba atmadık, silah sıkmadık. Birbirimizi anlamaya çalıştık. Köprü vazifesi görmeye gayret ettik. Aynı Tahir Elçi, “PKK terör örgütü değildir” dedikten sonra, PKK dahil olmak üzere kimsenin silaha baş vurmamasını, şiddet uygulamamasını ve insanları öldürmemesini istiyordu... Bunu söylemek cesaret işidir. Hele oradan bunu söylemek, ailesi Cizre’deyken daha da cesaret işidir! Tam öldürüldüğü yerin iki metre arkasında da o karşı çıktığı hendek var, örgütün kazdığı hendek. O hendeğin önünde “Silahlar sussun” diyor. Tahir Elçi’yi klavyesi başında, yerden yere vuranlar ve bir ölünün arkasından söylenmedik kötü söz bırakmayanların acaba kaçında bu yürek var? Kaçı bunu yapabilir? Kaçı, bu cesaretle, barışı, kardeşliği savunabilir? Bu yüzden Tahir Elçi, uçtaki bir isimden çok daha hedefti. Uçtaki insanlar, Türkiye’yi parçalamak isteyenlerin, kaosa sürüklemek isteyenlerin hedefi değil.