Annem trans bireyler hakkında ‘Ölmek kurtuluş onlar için!’ derdi
‘ZENNE’ ve ‘Çekmeceler’ filmlerinin senaristi ve yönetmeni M. Caner Alper, ‘Temiz Aile Çocuğu’ diye çok cesur bir kitap yazdı. Alper, otobiyografik olarak kaleme aldığı kitabında esas olarak...
‘ZENNE’ ve ‘Çekmeceler’ filmlerinin senaristi ve yönetmeni M. Caner Alper, ‘Temiz Aile Çocuğu’ diye çok cesur bir kitap yazdı. Alper, otobiyografik olarak kaleme aldığı kitabında esas olarak eşcinselliğin özel değil, beşeri ve hukuki bir mesele olduğunun altını çiziyor. Pazar günü başlayan röportaj bugün de devam ediyor. Kitabı okuyun, pişman olmayacaksınız...
- Böyle bir kitap ancak ölürken yazılır! Seni ne dürttü? Los Angeles’ta yaşıyor olmanın verdiği bir güven olabilir mi?
Ölmeden önce yapmak istediğim daha çok şey var! Bir an önce kurtulayım istedim... 150 kişilik bir Whatsapp kolej yazışma grubumuz var. Liseden mezuniyetimizin 30. yılında yeniden bir araya geldik. Ayrıldığımız günkü gibi buluşuyoruz, yazışıyoruz. Herkes elbette yönelimimi biliyor, Mehmet’i tanıyor ama kimse bana bir şey sormuyor. “Kaç yıldır birliktesiniz? Annen ölmeden öğrendi mi?” Tüm bunlar yok gibi! Hiç bir şey sormuyorlar. Oysa ben, hepsinin çocuğunun ne okuduğunu, eşinin ne iş yaptığını, hastalıklarını ya da boşandığı eşiyle sorunlarını filan biliyorum. Dedim ki ben oturup anlatayım güzelce. Hem onlara anlatır gibi hem de tüm topluma. Otobiyografi çok anarşist bir yazı biçimi. Kendini, aileni yerle bir edebilmelisin...
ABİM ‘KARI KILIKLI’ DİYE BAĞIRIRDI
- Sen de etmişsin. Abinle ilişkilerini de anlatıyorsun. Ona ne kadar hayran olduğunu... Bir kere sana “Karı kılıklı!” diye bağırdığını... Nasıldı ilişkileriniz?
Ne zaman ağız dalaşı yapsak, yenilecek gibi olsa öfkesinden bu hakareti ederdi. Bir kez değil, yıllarca, pek çok defa. Çok kırılır, üzülürdüm. Kimse de bu duruma engel olmazdı. Ona ceza vermezdi. Tam tersine, dönüp bana “Sen de öyle davranma” ya da “Abine saygısızlık etme” derlerdi. Sonra kendine karı kılıklı davranmayan bir kardeş bulduğunu, herkese kardeşiymiş gibi tanıttığını gördüm. On dört yaşındaydım. İnsanın içini parçalıyor tabii. Ama abimle ilişkimi, bence bu olaydan yıllar önce babamın bizi yarıştırması ve beni ona örnek göstermesi bozdu. Kendince oyun kuruyordu babam. Aynı anda bize aynı soruyu soruyordu. Benim matematiğim çok hızlıydı, hemen cevap verirdim. O zaman babam döner, abime “Bak, o senden 3 sınıf aşağıda!” derdi. Aslında başka üstün özellikleri vardı ağabeyimin. Olağanüstü kompozisyonlar yazardı, distopik dünyalar kurardı, okulda yüksek notlar alırdı. Babamsa onun edebiyat değil, fizik, matematik çalışmasını öğütler, hevesini kırardı. Sanırım o da bu sebeplerle beni incitmek istedi. O hakaretle hızımı kesti. Belki de gerçekten benden utandı...
BİR DAHA DANS EDERSEM GAY OLURUM DİYE DÜŞÜNDÜM