Benim güzel tımarhanem
15 gün yoktum. Dün akşam itibariyle güzel tımarhanemize geri döndüm. Çok da memnunum. 15 Temmuz’un bana iliklerime kadar hissettirdiği şey: Bu ülke dışında hiçbir yerde uzun süreli yaşamak...
15 gün yoktum.
Dün akşam itibariyle güzel tımarhanemize geri döndüm.
Çok da memnunum.
15 Temmuz’un bana iliklerime kadar hissettirdiği şey:
Bu ülke dışında hiçbir yerde uzun süreli yaşamak istemiyorum.
Gider gelirim ama bu topraklarda yaşamak, üretmek ve ölmek istiyorum.
Çünkü özlüyorum.
Her şeyini... Manyaklığını da!
Ama baktım ki, değişen pek bir şey yok.
Aynı tartışmalar devam.
Benimse hâlâ cevabını veremediğim sorular var.
Kafam karışık yani.
Jet lag’dan dolayı da uyuyamıyorum, her şeyi okuyorum ve izliyorum.
Daha da karışıyor kafam.
Sorularım şunlar:
Arkadaşlar! Bu darbeyi kim planladı? Yani emri kim verdi?
Fettulah mı? Onun da bir üst aklı var mı?
O üst akıl kim? Bir devlet mi? Bir kurum mu? Amerika mı? CIA mi?
Biz bir filmin içinde miyiz?
Bu kadar zaman geçti, bu darbedeki teşkilatlanma niye tam olarak çözülemedi?
Ne yani bir Hava Kuvvetleri imamı mı başlattı? Böyle bir şeye inanmak mümkün mü?
Fetullah Gülen’i neden teslim etmiyorlar?
Bu darbenin gerçekten nasıl gerçekleştiğini ne zaman, nasıl öğreneceğiz?
Akın Öztürk’ün işin içinde olup olmadığı bile belli değil. Bu kadar zor mu anlamak?...
Yenikapı mitinginde her kesimin bir araya gelmesinin önemi, Amerika’ya, “Bu ülke bir bütün. Senin darbeni bu millet istemiyor!”u göstermek mi? Dışarıya karşı da bir gövde gösterisi mi?
Bundan sonrası için geçmiş tecrübelerden kaynaklanan bir güven eksikliği var. 15 Temmuz’un hayırlara vesile olması için ortak bir tavır sergilenmesi gerekiyor. Değil mi?
Sizce sergileniyor mu? Peki yeterli mi? Yoksa yine kabak, Atatürkçülerin, solcuların, laiklerin, muhaliflerin başına mı patlayacak?
Cumhurbaşkanı’nın iç siyasetteki kararlarını beğenmeyenler, dış siyasette onunla beraber olabilirler mi?
Tüm bunların yanıtlarını size verebilen biri olmak isterdim.