Benimkisi kontrollü bir şizofreni Aç parantez, delir, kapa parantez!
Neeeee dokuzuncu roman mı? Hepsi bu kadar şahane değildi, di mi? Olamaz çünkü… Bu ‘Gölge’ valla başyapıt! Bayıldım, bayıldım… Akıyor gidiyor, insanı peşinden sürüklüyor...
Neeeee dokuzuncu roman mı?
Hepsi bu kadar şahane değildi, di mi?
Olamaz çünkü…
Bu ‘Gölge’ valla başyapıt!
Bayıldım, bayıldım…
Akıyor gidiyor, insanı peşinden sürüklüyor, dünyadan koparıyor.
Bir tür aşktı benim ‘Gölge’ ile kurduğum.
Ayıptır söylemesi, yazarı İsmail Güzelsoy umurumda bile değildi.
Bana ne kimse kim, eser ortada, o bizim!
Ama sonra, “Madem romanı çok sevdin, yazarıyla da tanış!” dediler. “E peki bari” dedim.
Soruları hazırladım, karşısına dikildim.
Var ya, onu da çok sevdim…
Büyük adam… Siz de seveceksiniz…
Bu ismi bir kenara yazın: İsmail Güzelsoy.
Bak soyadı bile güzel, şefkatli, kendi de öyle, onun ismini daha çok duyacaksınız…
Bence en üretken döneminde, yazdıkça yazacak, bizi de coşturacak.
Hadi tanışın onunla…
Hürriyet
Fotoğraflar: Fethi Karaduman
Siz büyücü müsünüz? Nesiniz? Nasıl bu kadar güzel bir roman yazabilirsiniz? Ne hakkınız var!
- Her yazı, büyüdür aslında. Her yazar da büyücü! Adamın biri tuhaf şekiller yapıyor, bin sene sonra onu anlayabiliyorsunuz... Bu, büyü değil mi? Sadece herkes yapabildiği için büyüsünü yitirmiş bir büyü yazmak. Yasal, meşru, eğlenceli ve estetik. Üstelik şişmanlatmıyor!