Çözüm: Acısız kesim
Hayvanlara yapılan bu vahşete son verin İstanbul, 7 yıl önce... Bir mezbahaya gittim ve hayvan kesimi izledim. Aman Allah’ım. Tarifi yok tanık olduğum vahşetin. Hayatımda gördüğüm en feci şeylerden biriydi. Derinden...
Hayvanlara yapılan bu vahşete son verin
İstanbul, 7 yıl önce...
Bir mezbahaya gittim ve hayvan kesimi izledim.
Aman Allah’ım.
Tarifi yok tanık olduğum vahşetin. Hayatımda gördüğüm en feci şeylerden biriydi. Derinden sarsıldım.
Utandım, insanlığımızdan utandım.
Nasıl acı çekiyordu o hayvanlar anlatamam. Ama yanlış anlaşılmasın, uzay üssü gibi bir tesisti.
Pek şık, pek modern. Kesim yerine gelince görevliler, “İsterseniz bakmayın” dediler, “Güzel bir manzara değil”... “Olur mu ben kesimi yazmak için geldim!” dedim.
Ve baktım. Sanırım orada, o gün gördüğüm görüntüler, bütün bir hayat boyu zihnimden silinmeyecek. Ben bir katliam gördüm! Orada ve Türkiye’deki mezbahalarda bu katliam sürüyor. 7 yıldır da değişen bir şey olmadı. Bir kan gölüydü ortalık. Hani havaalanlarında bavulunu, çantanı bir banda koyarsın ya, öyle bir bant vardı. Koyunlar, art arda o banda konuluyordu. Orası ‘ölüme hazırlık bandı’. Ve o bant ilerliyor. Hayvanlar da tuhaf bir şekilde başlarına gelecek olanı hissediyorlar sanki, hepsinin gözünde inanılmaz bir korku.
Ve sonra, sıraları gelince, kasap -ama bana orada cellat gibi gelmişti- ayağına zincir geçiriyor, hayvan bir afallıyor, sendeliyor, bandın üzerine düşüyor. Diğer cellat da tutuyor ve hayvanın gırtlağını kesiyor.
Ama ne yazık ki o hayvanlar, ‘küt’ diye ölmüyor.
Tamam gırtlağı kesiliyor, kanı boşalıyor. Ama sen görüyorsun, can çekişiyor, debeleniyor, ölmemek için direniyor, her taraf kan içinde, o kan her yere sıçrıyor, ortalık kan gölü...
Ve bu işkence dakikalarca sürüyor.
Bazen 3, bazen 5 dakika.
Yazıktır, günahtır!
O kadar feciydi ki...
“Allah kahretsin!” diyorsun, “Olmaz olsun!” diyorsun, çığlıklar atmak istiyorsun.
Oysa Avrupa ülkelerinde ve bazı Müslüman ülkelerde hayvanların kesim öncesi bayıltılması 1997’den beri yasal bir zorunluluk. İşte bunun adı ‘ağrısız kesim’.
Bayıltınca ölmüyor, sadece kesilirken acıyı hissetmiyor.
Tamer Hoca, yani Profesör Tamer Dodurga, o zamanlar, İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı’ydı. Akademisyenliğe şimdi de devam ediyor ama aynı zamanda Tekirdağ Belediyesi’nde görevli, başkan yardımcısı. Müthiş bir adam.
Bu işin peşini hiç bırakmadı.