Dışarıdan bakanlar dramatik bir hikâye görüyor amabizim dünyamız rengârenk
Beni sarsan bir röportaj oldu. Ağladım Ceyda’yı dinlerken. O ise 4 yaşındaki kızı Melisa ile hikâyelerini anlatırken sakindi, onun metaneti de beni sarstı. Bu kadar güçlü oluşu, hiç pes etmeyişi...
Beni sarsan bir röportaj oldu.
Ağladım Ceyda’yı dinlerken. O ise 4 yaşındaki kızı Melisa ile hikâyelerini anlatırken sakindi, onun metaneti de beni sarstı. Bu kadar güçlü oluşu, hiç pes etmeyişi, kendine, kızına ve hayata olan güveni... Ağlak olan bendim yani. O ise ısrarla, “Bak bu acıklı bir hikâye değil, bir başarı hikâyesi” dedi durdu.
Yine de bana dokundu, ruhumda bir yerlere değdi.
Çünkü aslında, o kadın Ceyda değil, ben de olabilirdim, siz de... Hepimizin başımıza gelmesinden korktuğumuz şey, onun başına gelmişti. Onlarınki bir anne-kız yolculuğu. Tek kelimeyle müthişler! Avuçlarım patlayıncaya kadar Ceyda Düvenci’yi alkışlamak istiyorum. Gerçek bir savaşçı o. Çocuğu olan herkes, hamilelik ruh halini ve hastane dönemlerini bilir. Doğumun bir an önce gerçekleşsin ve bebeğini kucağına almak istersin. Bir mucizedir o. Bir komplikasyonu, bir aksiliği, bebeğine bir şey olabilme ihtimalini ise aklına bile getirmek istemezsin. En korkuncu, minik bebeğine, senin parçana bir şey olmasıdır.
İşte bu hikâyede olan bu.