Düdüklü tencere gibiyim her an patlayabilirim
DÜDÜKLÜ tencere gibiyim, her an patlayabilirim. Ülkenin ruh hali geçti bana...Öfkeliyim, gerginim, tedirginim ve çaresiz bir bekleyiş içindeyim.Döner bir kapıya sıkışmış gibiyim.Hareket...
DÜDÜKLÜ tencere gibiyim, her an patlayabilirim.
Ülkenin ruh hali geçti bana...
Öfkeliyim, gerginim, tedirginim ve çaresiz bir bekleyiş içindeyim.
Döner bir kapıya sıkışmış gibiyim.
Hareket edemiyorum.
Önümü göremiyorum.
Kendimi motive edemiyorum.
İşin kötüsü artık kendimi kandıramıyorum da!
Vaziyet ortada...
Nereye baksam, televizyondan, gazetelerden, Twitter'dan, Facebook'tan, felaket haberleri üzerime üzerime geliyor.
Derin derin iç çekiyorum.
Ölen insanların acısını yüreğimde hissediyorum.
Durumu ve günü idare edebilmek için uğraşıyorum, o kadar...
Kafamın sağlıklı çalıştığı bile söylenemez. Feci etkileniyorum olup bitenden.
Bunu söylerken de biraz utanıyorum ama öyle.
Coşkulu olabilmem, bir şeylere kuş kondurabilmem mümkün değil. Sadece durumu idare ediyorum.
Zaten gündem dışında bir şey düşünebilmem mümkün değil, yapabilmem, yazabilmem de...
Deniyorum ama...
Suçluluk duyuyorum.
Başkasını bırak ben kendime izin vermiyorum.
Dünyadan kopuyorum, kendimi Türkiye gündemine kilitliyorum.
Bu son felaket yaşandığında yurtdışında bir yerlerdeydim, o anda elim ayağım kesildi, bitti, orada, keyif alacağım bir yerde olduğum için vicdan azabı duymaya başladım.
Ülkemin insanları mutsuz olurken, benim mutlu olmaya hakkım yok anasını satayım diye.