Gururun ve gözyaşının hikâyesi
Üç kadın gazeteci arkadaşımı tebrik ediyorum. İpek Özbey, Güliz Arslan ve İpek İzci. Gerçekten şahane bir iş çıkardılar!!! Tarihe kalacak bir kitaba imza attılar. 15 Temmuz'da şehit olanların...
Üç kadın gazeteci arkadaşımı tebrik ediyorum. İpek Özbey, Güliz Arslan ve İpek İzci. Gerçekten şahane bir iş çıkardılar!!! Tarihe kalacak bir kitaba imza attılar. 15 Temmuz'da şehit olanların neredeyse hepsinin yakınlarıyla tek tek görüştüler, yürek burkan ayrıntılar ve hikâyeler öğrendiler; dinledikçe, okudukça yutkunuyor insan...
Hürriyet
Ve onların hepsini ‘DEMOKRASİ KAHRAMANLARI’ kitabında topladılar. Kitap satılan her yerde bulabilirsiniz. Önce lütfen bu röportajı okuyun, sonra da bir zahmet ‘Demokrasi Kahramanları’ kitabını satın alın. Hem müthiş bir kitap hem de gelirinin bir bölümü şehit ailelerine gidecek...
Demokrasi şehitlerini kitaplaştırma fikrinizi kutlarım! Sayenizde, tarihi bir gerçek, kalıcı bir belge oluyor. Bu fikir nasıl oluştu?
İpek Özbey: 15 Temmuz gecesi, darbeci askerler Hürriyet’i bastığında, biz de gazetedeydik. Her zamanki gibi Pazar ekini hazırlıyorduk. Askerlerin zorlamasıyla binayı boşalttık, sonra tekrar dönüp çalışmaya devam ettik. O hafta, ekipçe, yaklaşık 43 saatlik bir çalışma maratonunun ardından, 106 sayfalık, üç özel ek hazırladık. Bunun yanı sıra, o haftanın Hürriyet Pazar’ına bütün şehitlerin isim ve fotoğraflarından oluşan, bazılarının hikâyelerine de yer verdiğimiz bir dosyayı manşet yaptık.
- Evet, o da tarihe kalacak bir işti...
İpek Özbey: Yönetim Kurulu Başkanımız Vuslat Hanım’ın “Bu projeyi muhakkak kitaba çevirelim” teşvikiyle tekrar harekete geçtik. Ve bir hafta gibi kısa bir sürede hemen hemen tüm şehit ailelerine ulaştık. Onların hikâyelerini dinledik. Seninle birlikte, Ertuğrul Özkök, Mehmet Y. Yılmaz ve Ahmet Hakan da birer şehit hikâyesini kaleme aldı. 15 Temmuz’un sembol isimlerinden Ömer Halisdemir’in yakınları, gecenin bir diğer sembol ismi Hande Fırat’ı evlerine konuk ettiler ve onun sorularını yanıtladılar. Ortaya bu kitap çıktı...
Elinize sağlık. 241 şehit verildi o gece. Siz, 39’u hariç geri kalan herkesin yakınlarıyla, annesiyle, babasıyla, kardeşiyle görüştünüz... Bu nasıl bir emek?
İpek İzci: Emekten de öte, en yakınlarını doğal olmayan bir şekilde kaybetmiş insanlara soru sormak o kadar zordu ki! Üstelik kayıplarının henüz kırkı bile çıkmamışken... Kimi uzun uzun anlatmak istedi, kimi de acıları harlandığı için konuşmamayı tercih etti. Günlerce uykusuz çalışmaktan öte, işin bir başka zor kısmı da, bu röportajları kâğıda dökmekti. Oğlu için “Morga girdiğimde belinden üstünün olmadığını gördüm!” diyen babanın acısını yazmaya ne elimiz ne yüreğimiz gitti mesela...
- Evet, çok feciymiş! Tüm bu görüşmeleri yaparken, hangi duygudan hangi duyguya savruldunuz?