Hayatta kimseye biat etmedim
Bizden biri...Semt çocuğu, sokak çocuğu. Neyse o. Numarası yok. Kafadan girdi meseleye.“Veysel Abi saçlarımı kesmeye İstanbul’dan geldi!” dedi.“Bu röportaj için mi?” dedim. “Evet”...
Bizden biri...Semt çocuğu, sokak çocuğu. Neyse o. Numarası yok.
Kafadan girdi meseleye.“Veysel Abi saçlarımı kesmeye İstanbul’dan geldi!” dedi.“Bu röportaj için mi?” dedim. “Evet” dedi.
Hazırlanmış. Bakımlı ve iyi durmak istiyor ama bunu da saklamıyor. Ne giyeceğini de düşünmüş. Puantiye şıklığı yapmış, David Beckham’dan aldığı ilhamla.
Çok ama çok açık sözlü. Ne sorsan yanıtlıyor.Cin gibi bir adam, zeki, tutkulu, heyecanlı, farkında ve her şeyi ciddiye alıyor, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor.
Bu röportaja bile özen gösterdi. Beş saat geçirdi bizimle. Çok güldürdü. En çok semt hikâyelerini sevdim. Bütün bir semte bakıyor. Bunu da kibirli bir biçimde söylemiyor, onun için normal olan bu.Babası, “Bilmem ne amcanın göz ameliyatı olması gerekiyor” demiş.
Arda da, “Ha öyle mi, geçmiş olsun! Tabii baba. Kaç para gerekiyor?” diye sormuş.“100 bin lira!”“Epey yüksek bir miktar” demiş Arda.“Yüksek müksek!
Sen çocukluğunda top oynamaya giderken o senin cebine harçlık koyardı!”“Ha tamam o zaman” demiş ve gereken miktarı göndermiş.Arabası bozulan, motoru yanan, iş kuran, iflas eden...
İyi kalpli biri, büyüdüğü semtte zor durumda olan herkese arka çıkıyor.“Benim bankada milyon dolarlarım varken, onların zora düşmesi olmaz!” diyor. Samimi, poz değil yani.Parayla meselesini halletmiş.Anaparaya dokunmuyor, ekstra kazançlarla aylık giderlerini hallediyor.
Epey yüklü bir miktar da aileye, çevreye ve yardım edilmesi gerekenlere gidiyor.Bir an düşündüm, Ronaldo, Messi filan böyle midir? Yoksa bu, bizim ülkeye mi özgüdür?
Bence kendini fevkalade geliştirmiş bir adam. Helal olsun. Rafine zevkleri de var. 36 tane saati mesela.Kendini şımartmak istediğinde saat alıyor.
Favorisi Patek Philippe...Neredeyse her modelini almış da, kolundaki 56 model vintage bir Patek Philippe’ti, pek zarifti.Bu tür şeyleri anlatmayı seviyor.Bu aralar, Deri Tanıtım Grubu adına, Türk derisini dünyaya tanıtıyor. Bunu da bir milli mesele olarak alıyor.
Türkiye’nin tanıtımı olarak bakıyor. Avrupa’nın önemli merkezlerinde fotoğraflarını görmek çok hoşuna gidiyor.
Ego sağlam. Kendine güveni olan biri, yüksek enerjili, biraz geveze ama tatlı bir geveze...
Bir ara, “Havyarı ekmek arası yiyoruz!” dedi. Şaka zannettim, akşam gittiğimiz balıkçıda gerçekten öyle yaptı. Komplekssiz biri. Bu arada gerçekten Barcelona fatihi. Sokaklarda onu tanımayan yok.
Bizi stada götürdü.Dedi ki, “Bu stat meraklıları için özel. İnsanlar müze gezer gibi geziyorlar burayı.
Play station’da bile en rağbet edilen yer, bir-iki ödül kazanman gerekiyor girebilmek için...”Birlikte içeri girdik, gezdirdi, ben en çok futbolcuların sahaya çıktıkları tüneli sevdim. Akşam sevgilisi Aslıhan Doğan da geldi.
Pek yakışıyorlar.Aslıhan’ın bir kolunda, kendi ailesinin doğum tarihleri vardı, babasının, annesinin, kardeşinin ve kendisinin...
Öbür kolunda ise Arda’nın doğum tarihi... Tatlı bir çift. Mutlu olmaları ve bu ülkenin Arda gibi daha nice genç değerler yetiştirmesi dileğiyle...