Hekimbaşı’nın 4’üncü kuşak torunu Aslı Zeynep Ertürer: Kaçacağıma gemiye doğru koştum, tutarım mı zannettim nedir...
Artık sosyal medyadan her şeyi anında izliyoruz. O demir çelik yığınının, o dünyalar güzeli yalıya girdiğini gördüğüm anda içim çekildi. Tıpkı sizin gibi. Ben İstanbul...
Artık sosyal medyadan her şeyi anında izliyoruz. O demir çelik yığınının, o dünyalar güzeli yalıya girdiğini gördüğüm anda içim çekildi.
Tıpkı sizin gibi. Ben İstanbul Kırmızısı’ndaki gibi bir sürat teknesiyle yanaşmıştım iskelesine, Ferzan Özpetek röportajı için. Filmin büyük bir bölümünü orada çektiler. Tek tek bütün odaları gezdim. İnsanın kıyamayacağı kadar güzel bir yapı. Ve öyle bir aile ki göz bebeği gibi bakıyorlardı. 4’üncü kuşak torun Aslı Zeynep Ertürer’in yalıya duyduğu tutkuya, özene ve onu korumak için gösterdiği çabaya hayran kalmıştım. Aradım, konuştuk. Olan bitene kahrolmamak elde değil. Umarım en kısa zamanda o yalı yeniden Boğaz’ın güzelliklerinden biri haline getirilir...
- Boğaz’ın sembollerinden biri olan o güzelim yalı, gözümüzün önünde çatır çatır yıkıldı gitti... Bu, bir kaza mı, cinayet mi... Nedir?
Bence cinayet! Pervasızca hareket edildi. O kadar üzgünüm ki... Burası, bizim için bir yalı değildi sadece, yaşayan bir tarihti, bizim bütün geçmişimizdi. Ben Hekimbaşı Salih Efendi’nin 4’üncü kuşak torunuyum. Kendimi bildim bileli bu 200 yıllık kültür mirasına sahip çıkmaya çalıştım. Özelikle benim varlık sebebimdi, hayat amacımdı, beni yaşama bağlayan şeydi. Çocuğum gibiydi benim. Şimdi çocuğum zarar görmüş, parçalanmış gibi hissediyorum...
- Siz bir de o an ordaydınız. Ne kadar büyük bir korku yaşadınız?
Benim ofisim de zaten yalıda. Arka tarafta. Ben cumartesileri de çalışıyorum. Kalktım, lavaboya gidecektim. Ofisten dışarı çıktım, kafamı kaldırdım, o da ne! Gözümün önünde dev bir demir yığını, bize doğru geliyor. Korku filmi gibiydi. Arkaya doğru kaçacağıma, denize doğru koşmaya başladım, geminin üzerine üzerine. Tutarım mı zannettim nedir. Ama ben daha iskeleye inemeden, çarpma gerçekleşti.
- ”Son anda durur herhalde” dediniz mi?