Performans uğruna ‘AŞK’larımızı feda ediyoruz
BEN galiba hızlı, parlak, her şeyi ‘küt’ diye kavrayabilen, yeniliklere açık insanlardan etkileniyorum. En önemlisi, hayatı anlamaya ve yakalamaya çalışan... Yüce Zerey onlardan biri! Bir pazarlama...
BEN galiba hızlı, parlak, her şeyi ‘küt’ diye kavrayabilen, yeniliklere açık insanlardan etkileniyorum. En önemlisi, hayatı anlamaya ve yakalamaya çalışan... Yüce Zerey onlardan biri! Bir pazarlama profesyoneli. Aynı zamanda akademisyen. Çok sıkı bir eğitimi var. Üstelik eğitiminin tamamı burslu. London School of Economics’te okursun da, burs alarak okumak tabii daha özel... THY, Coca Cola, Unilever gibi büyük şirketlerde çalışmış, şimdi de Hepsiburada’nın CMO’su... Araştıran, okuyan, yazan, her şeyin dibini kurcalayan biri. En son ‘Fabrika Ayarlarınıza Dönün’ diye bir kitap yazmıştı. Şimdi aşmış kendini, bir roman yazmış: ‘Mima’... Bu söyleşiyi ‘Mima’ şerefine yaptık. Çarpıcı ve derin bir kitap. ‘Mima’, son insan topluluğunun yönetim modeli. Toplulukta dünyanın farklı milletlerinden insanlar var. ‘Mima’nın iki kurucusu ve romanın ana kahramanı da Türk. Roman şu tespitle başlıyor: “İnsanoğlu olarak biz, bu zamana kadar en iyi neyi yönettik? Şirketleri. Dünya da bir şirket gibi yönetilmeli... Bu mümkün mü?” İşte kitapta pek çok şey gibi bunun da cevabını buluyorsunuz. Ama Yüce Zerey’den bu söyleşide öğrendiğim bir şey beni çok çarptı. Performans meselesi. Bana da sanki öyle geliyordu. Hayat bir performans sergileme alanı. Ve yaşarken yaptığımız, tüm performansları üst üste koymak. Yani şöyle: Her gün benim daha iyi performans sergilemem gerekiyor. Hep daha iyi işler yapmam, daha iyi röportajlar sunmam, daha fit olmam, daha derin olmam, daha bilgili olmam... Yüce bu röportajda dedi ki “Artık kendimizle yarışmaktan öleceğiz!”. Doğru. Başkasıyla değil, kendimizle yarışıyoruz! Çok matah bir şeymiş gibi. Hep daha iyisi için. Ve sürekli “performans” sergiliyoruz. Ben sevgilimi arıyorum, o da o sırada performans sergiliyor, ya toplantıda ya seyahatte oluyor. Ulaşamıyorum. Çünkü o da elinden gelenin en iyisi yapmaya çalışıyor, kendisiyle yarışıyor, hep daha iyi olmak için... Ve şimdi dönüyorum Yüce’nin lafına: “Performans uğruna aşklarımızı feda ediyoruz!” Valla bana hayat dersi gibi oldu Yüce Zerey. Size de olması dileğiyle...