Profesör Yankı Yazgan: Zihinsel bir buhran ve kafa karışıklığı yaşıyoruz!
Bugün seçim günü.Sonuç ne olursa olsun, ülkemize hayırlı olması dileğiyle... Bugünkü konuğum Profesör Yankı Yazgan. Beni çok etkileyen şeyler anlattı. İnsanı düşündüren ve...
Bugün seçim günü.Sonuç ne olursa olsun, ülkemize hayırlı olması dileğiyle... Bugünkü konuğum Profesör Yankı Yazgan. Beni çok etkileyen şeyler anlattı. İnsanı düşündüren ve zenginleştiren biri. Babasıyla ilişkileri de beni çok etkiledi. Sizi onların hikâyesiyle baş başa bırakıyorum. Tabii ki Yankı Hoca’yı bulunca, ergenlik ve başka şeyler de sordum. Bu röportaj salı günü de devam edecek...
Fotoğraflar:Emre YUNUSOĞLU
Siz, bu ülkenin gelmiş geçmiş en parlak çocuk-genç ve yetişkin psikiyatrlarından birisiniz. Arı gibi üretkensiniz, pek çok kitabınız var. Bir de ilginç bir hayat hikâyeniz var. Rahmetli babanız Gültekin Yazgan görme engelli, hukuk mezunu bir Cumhuriyet öğretmeniydi. Doğan Cüceloğlu’nun tanımıyla o bir ‘kahraman’dı. Bize onun büyüleyici hikâyesini anlatır mısınız?
- Elbette, seve seve! Babamı, kendi krizini, başkaları için fırsata dönüştüren biri olarak tanımlayabilirim. 10-11 yaşlarındayken, geçirdiği bir hastalık sonucu, görme yetisini kaybediyor. Fakat müthiş mücadeleci. Asla pes etmiyor, sürekli kendini geliştiriyor. En önemli özelliği de, hayallerinin peşinden koşmaktan hiç vazgeçmemiş olması. 75 yaşındayken, küçükken kurduğu bir hayali gerçekleştirmek için harekete geçebilecek kadar bir ‘iç güce’ sahip...
Müthişmiş... Neydi o hayal?
- 13-14 yaşlarında Aydın’da kendi çabasıyla öğrendiği İngilizceyle, İngiliz hükümetinin Körler Kütüphanesi’nin kabartma kitaplarına abone oluyor. Ama Türkiye’deki görme engelli çocukların 2000’li yıllara kadar böyle bir olanağının olmaması hep onu üzüyor. Bir ömür, “Bunu nasıl aşarım”ın düşüncesiyle yaşıyor...
N’apıyor peki?
- 75 yaşına gelince, bu durumu düzeltmek için bir kurum oluşturuyor! Yani babam o hayalini de hayata geçirdi! Ve Fark Yaratanlar ödülüyle onurlandırıldı. Ona, “Hayatta başardığınız en önemli şey ne” diye sordular. Biz de kardeşimle bekliyoruz, “Çocuklarımı yetiştirdim, profesör oldular!” filan diyecek. Hayır! “Kurduğum kitaplık!” dedi. Günümüzde çok moda bir laf var ya; “krizi, fırsata dönüştürmek”. Babam işte bu tanımın canlı örneği, gerçekten kendi krizini başkaları için fırsata dönüştürdü.