Ve bir an geldi, daha fazla yalan söylemek istemedim, 'Ayrılalım!' dedim...
Banu aradı. Banu Zeytinoğlu, "Demir'le röportaj yapmak ister misin?" dedi. "Hayır!" dedim, "Kendini kasacak, konuşmayacak. Sadece müzikten bahsetmek isteyecek. Özel hayata girmem diyecek. Ben, ağzından laf almaya çalışan insan...
Banu aradı.
Banu Zeytinoğlu, "Demir'le röportaj yapmak ister misin?" dedi. "Hayır!" dedim, "Kendini kasacak, konuşmayacak. Sadece müzikten bahsetmek isteyecek. Özel hayata girmem diyecek. Ben, ağzından laf almaya çalışan insan pozisyonuna düşeceğim. Bir röportajcının, onun Sertab'la neden ayrıldığını, yeni ilişkisinde neler hissettiğini filan sorması gerekiyor. Ya da benim anlayışım böyle. Ben bunları sormadan sadece müzik röportajı mı yapayım? İstemem. Sahte olur..." dedim. Güldü. "Dur dur sinirlenme!" dedi. "Tam da bu... Demir haksızlığa uğradığına inanıyor ve sana anlatmak istiyor!" "Peki o zaman" dedim, buluştuk... Ben trafik yüzünden bir saat geç gidebildim. Aaa o da ne? Dünya pamuğu bir adam bekliyordu beni Mehmet Turgut'un stüdyosunda. Ayaklarını uzatmış, bir sürü eğlenceli şey anlatıyordu. Nasıl rahat, nasıl tatlı. Gerginliğin g'si yoktu. Başladım sormaya...
HAMİŞ: Bu hikâyenin bir de Sertab tarafı vardır. Madalyonun hep iki yüzü olduğu gibi. Ben bu yaz başı Sertab'ı aradım, o zaman istememişti. Her zaman hazırım, ne zaman isterse...