Diyanet meselesi-2
Diyanet İşleri Başkanlığı, bir devlet kurumudur. Aslolan bağımsız olmasıdır, zira geçmişte de günümüzde de siyasi iktidardan bağımsız algılanmaması en büyük...
Diyanet İşleri Başkanlığı, bir devlet kurumudur. Aslolan bağımsız olmasıdır, zira geçmişte de günümüzde de siyasi iktidardan bağımsız algılanmaması en büyük dezavantajıdır.
Peki, Diyanet’in bağımsız olması mümkün müdür? Günümüz şartlarında zor. Bugün Diyanet görevlilerin maaşları devlet tarafından ödeniyor. Her ne kadar birileri bu maaşları gündeme getirerek kurumu aşağılamaya çalışsa da asıl tehlikeli olan durum, resmi geliri olmayan cemaatlerin zenginliğidir.
Defalarca yazdım, yine yazacağım; cemaatler (istisnalar var elbette) Ak Parti iktidarında kendilerini güvende hissedip aşırı zenginleşme yolunu seçmiş durumda. Meselesi din olan cemaatlerin maddi anlamda güçlenmek istemesi ve ticareti de bünyelerine katmalarının haklı bir sebebi olamaz.
Cemaatlerin denetlenmesi önemlidir fakat bunu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın değil İç İşleri Bakanlığı’nın bünyesinde kurulacak ayrı ve bağımsız bir birimin yapması uygundur. Diyanet’in, cemaatlerle bu tarz diyaloglara girmesi doğru değildir; zira kamuoyuna yansıması farklı olacaktır ve birçok sorunun doğmasına da neden olacaktır.
Cemaatlerin veya vakıfların denetlenebilir ve hesap verebilir olması önemlidir, bunun en önemli katkısı da mevcut iktidarı arkasında bir güç olarak görmemesi ve bunun üzerinden gücüne güç katmaya çalışmaması olacaktır.
Cemaatlerin vatandaş nezdinde bu kadar yer edinmesinin nedenlerinden biri de kadınların camilerden uzaklaştırılmasıdır. Birkaç yıl önce “Neden ülkemizdeki kadınlar Cuma ve bayram namazlarına gitmiyorlar?” meselesini araştırmıştım, okuyanlar hatırlayacaklardır.
Ve Müslüman kadın – erkek ve çocuklar dünyanın neresinde olursa olsun Cuma namazlarını birlikte kıldıklarını, Cuma hutbelerini birlikte dinlediklerini gördüm.