Anadolu’nun ışığı dururken fenere koşanlar
“250 bin kişi Türkiye’yi terk etti”, “Gençler Türkiye’yi terk ediyor, Türkiye’yi terk edenlerin sayısı yüzde 42 arttı, 253 bine çıktı, 2017’de 6 bin Türk milyoner Türkiye’yi...
“250 bin kişi Türkiye’yi terk etti”, “Gençler Türkiye’yi terk ediyor, Türkiye’yi terk edenlerin sayısı yüzde 42 arttı, 253 bine çıktı, 2017’de 6 bin Türk milyoner Türkiye’yi terk etti ...” gibi haberlere sıkça rastlıyoruz da bu gidenler oralara ne olarak gidiyor ve gidince, “Türkiye’de olamadıkları bir şeyi mi oluyorlar” sorusu birçok tartışmaya da kapı açıyor.
Mesela geçenlerde CNN sunucusu Cem Seymen Türkiye’yi terk edenler için “onursuzca bir davranış” dedi. Prof. Dr. İlber Ortaylı, İzmir’de Atatürk ve Cumhuriyet konulu bir konferansta Ege Üniversitesi’nde gençlere ‘memleketi terk etmeme’ nasihati vererek “Türkiye üniversitelerinde en iyi dereceleri alanlar, okuyanlar gidiyorlar New York’un, Los Angeles’ın otellerinde garson oluyorlar… Manzara hoş değil, panik içinde memleketi terk etme hoş bir şey değildir” sözleriyle büyük bir hakikate ayna tuttu.
Gidenler kadar “gidenlere ne oluyor” sorusunun cevabını arayalım bakalım. Mesela bir mimarımız İngiltere’ye gitmiş! Türkler Londra’da ev ve hatta sokak alıyormuş! Mesela ünlü bir iş adamımızın oğlu oraya taşınmış, çocuklarını orada okutuyormuş!
Bu haberleri her duyduğumda “peki orada ne yapıyorlar” sorusunu sorarım. Mesela filan İngiliz’in evini bu Türk mimar mı yapıyor? Mesela iş adamımızın oğlu orada Türkiye’de açtığı gibi mağaza zincirleri mi açıyor? Veya sanatçımız oraların sanatçıları arasına mı girdi? Doğrusu ben gidenlere ilişkin haberlerden ziyade bu soruların cevabını daha çok merak ediyorum. Şimdiye kadar burada kazandıkları paralarını orada güzelce yemelerinin dışında da bir başarı öyküsü kulağıma gelmedi.
Bizdeki Batı sevdasının tarihi çok çok eskidir. “Osmanlı neden geri kaldı” sorusuna Batı’dan bakarak cevap aramaya başladık o gün bugündür. Her yerde ulaşılamayan muhteşem bir Batı hayali bugün de abartılarak sürüp gidiyor. Oysa bu hayal gibi gerçekleri oraya gidenlerin başarı öykülerini pek de duyamıyoruz. Durumumuz Recaizade Ekrem’in Araba Sevdası romanındaki Bihruz Bey’den farklı değil. Hayalinde yücelttiği kadının bir sokak kadını olduğunu anlayıp büyük bir hayal kırıklığına uğrayan Bihruz Bey’den bugüne çok da bir şey değişmedi.
Batı’ya göç eden yeteneklerin başarı öykülerini hepimiz merak ediyoruz doğrusu.