Bu yüzyılın hikayesi
Anna Investing filmindeki Anna Sorokin’in savunmasını yapan avukat söze Frank Sinatra imajı için oluşturulan sahneleri anlatarak başlar. Fazla da bir özelliği olmayan Sinatra’nın hikayesi yazılırken onu görünce...
Anna Investing filmindeki Anna Sorokin’in savunmasını yapan avukat söze Frank Sinatra imajı için oluşturulan sahneleri anlatarak başlar. Fazla da bir özelliği olmayan Sinatra’nın hikayesi yazılırken onu görünce bayılan kadınlar dahil her şey cast ile yapılır. Sinatra imajının merkezinde ondan etkilenen kadınlar vardır. O da başta yalandır, sonra bu yalandan gerçek sahneler türer. Konu hiçbirimize yabancı değildir. 20. yüzyılda sistemleştirilen medya- halkla ilişkiler çalışmalarının temeli olan bu ve benzeri örnekler ABD başkanları dahil her yerde karşımıza çıkıyor. Bu hat o kadar belirsiz ki kurgu nerede bitiyor gerçek nerede başlıyor bulmak çok zor. Yalan ile gerçek artık degrade şekilde birleşti. Hatta devletler bile -mış- gibi yapmıyor mu? “Başkanın Adamları” filmi de bunun bir örneğidir. Belki Rusya-Ukrayna krizi bile bir simülakrdır.
Medya dünyasında buna “cast” diyoruz. Yapımcılar için en sıradan konudur; ağlayan cast, gülen cast bulmak… Bu cast bazen seyirci olur, bazen vaka, bazen bir...