“Durun kalabalıklar! Bu cadde çıkmaz sokak! Haykırsam kollarımı makas gibi açarak…”
Son bir haftadaki haletiruhiyemi bu mısralar çok iyi ifade ediyor. Tarihin akışı içinde bir dalga gelip bizi sürüklüyor, olan bitene üzülmekten ve akıbetimiz hayır olsun demekten başka çare kalmıyor. Atılan...
Son bir haftadaki haletiruhiyemi bu mısralar çok iyi ifade ediyor. Tarihin akışı içinde bir dalga gelip bizi sürüklüyor, olan bitene üzülmekten ve akıbetimiz hayır olsun demekten başka çare kalmıyor.
Atılan adımlar bizi daha derin bir vakumun içine çekiyor.
Amerika, Türkiye'nin eline iki kart veriyor: Ya bölgede bir Kürt devletini kabul ederek İşıd ile ya da İran ile savaş…
İstanbul Üniversitesi öğrencisi olanlar bilirler…
1980'lerde yol güzergahımız üzerinde yer alan İran Konsolosluğunun duvarlarında hep parçalanmış cesetler, kimyasal silahlarla yanmış halkın, askerlerin resimleri olurdu. Oradaki resimler hala hafızamdadır.
1980-1988 arasında yapılan İran-Irak savaşının galibi olmadı. İki taraf da kendisinin kazandığını iddia etti. Bir milyona yakın insan hayatını kaybetti. Ekonomik ambargo 8 yıl sürdü. Petrol kuyuları bombalandığı için gelirleri düştü, özellikle Irak savaşı finanse etmek için batılı ülkelere borçlandı.
Irak'ın 1991'de Kuveyt'e çıkarma yapıp petrol kuyularına el koymak istemesinin sebeplerinden birisi de bu borçlar oldu. Irak'ı 2003'deki Amerikan işgaline ve sonrasında iç savaşa götüren süreç de böyle başladı. Savaş boyunca ABD Saddam'a destek verdi. Saddam ile Başkan Reagan'ın elçisi olan Donald Rumsfeld'in el sıkışan resimleri tarihin tarafları ne kadar hızla değiştirdiğini gösteren ibretlik fotoğraflardan birisidir. Aslında tarihi okurken fotoğrafları yan yana koyup bakmakta fayda var. İran-Irak savaşında İran'ın arkasında duran ülkelerden birisi de İsrail'di. Irak 'ı ise Sünni Arap dünyası destekledi.