İtfaiye mi ateş mi…
Churchill, “Niye eleştiriyorsunuz” diye sorana “İtfaiye ve ateş arasında bîtaraf kalamam” dermiş. Biz ise değil tarafsız kalmak ateşi tutuyoruz neredeyse!…Toplumun her kesiminde hatta çağın insanında...
Churchill, “Niye eleştiriyorsunuz” diye sorana “İtfaiye ve ateş arasında bîtaraf kalamam” dermiş. Biz ise değil tarafsız kalmak ateşi tutuyoruz neredeyse!
…
Toplumun her kesiminde hatta çağın insanında yaygın olan bu ‘kendinden emin olma’, ‘her şeyin ölçüsü olarak kendisini görme’ hali ruhumuza sirayet etmiş durumda. Öyle ki, ortak bir paydada buluşamayan ülke insanımız bu ruh halinde buluşmuş sanki. Ortak kodlarımız nihayet ortaya çıkmış.
Bayram sohbetlerinde farklı farklı kesimlerde tespit ettiğim tek ortak nokta da bu ‘kendinden eminlik’ ve ‘hiçbir şeyden memnun olmama’ hali oldu. Önce bigâne kaldım fakat dinlemeye devam edince üzerime hafakanlar bastı. Sorunları, toplumdaki değişimi ve her konunun ucunu tek bir sebebe yani mevcut iktidara bağlama hali kendini tekrar edip duruyordu zira... Elbette iktidarın -yüklediğimiz anlam veya mahiyet ne ise- üzerindeki sorumluluğunu yok sayalım demiyorum amma velakin anlatılan işlerin pek çoğu da kişisel, şahsi ya da olgunlaşmamış, gelişememiş insan profiline ait işler ve sonuçlar olunca isyan etmeden duramadım. Bu hafakan hali içinde imdadıma Cevdet Said’in Bireysel ve Toplumsal Değişimin Yasaları kitabında bahsettiği bir âyet yetişti; Rad Sûresi 11. âyet: “ Siz kendiniz değiştirmedikçe Allah’ta sizin durumunuzu değiştirmez…” İslam ve Türk dünyasının içinde olduğu ve devam edegelen sorunların başında “kendimizi değiştirmeden toplumu değiştirme çabasının” olduğuna inanıyorum. Bir bilen olarak kendimizi tayin ettiğimizde iyileştirici, onarıcı fikirler ortaya koymak hiç mümkün olmuyor.
…
“İslamcılara bugün ne oldu, neye dönüştüler, neleri savunuyorlar, önerileri…’’ üzerine konuşmak, yazmak için henüz erken. ‘Kim İslamcı kim değil’ konusu da iktidardaki konumları da ayrı bir konu.